İnsanların ve cinlerin tamamına peygamber olarak gönderilen peygamberimiz halkını imana davet etmek için gittigi Taifden üzgün dönmekteydi. Sabah olmak üzereydi. Namaza durmuştu.
O gün, cinleri hayrete düşüren bir olay olmuştu.
Cinler o ana kadar, semâlara doğru yükselip meleklerin konuşmalarına kulak hırsızlığı yaparak dinlerlerdi. Fakat o gün bu maksatla göklere doğru yükselmek istediklerinde üzerlerine ateşvari gök taşları atılmıştı. Semada meydana gelen bu olayın, yeryüzündeki önemli bir meseleden kaynaklanabilecegini düsünerek her tarafa yayılmış, araştirmaya başlamışlardı.
Nasibin cinlerinden ileri gelen bir heyet, peygamberimizin bulunduğu yere gelmişler, okuduğu Kur'an-ı Kerim'i dinlemişler, semada ceryan hadisenin sebebini anlamışlar ve sonra kavimlerinin yanına dönmüşlerdi. Bu durum Âyet-i Kerimelerde şu sekilde açıklanmaktadir:
"Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'i dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'an'i dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) "Susun" demişler, Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi. Ey kavmimiz! dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik. Ey kavmimiz! Allah'in davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı kısmen bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun."(Ahkam Suresi 29-31)
Bu vak'a, cinlerin Peygamber Efendimizle ilk karsılaşmasıydı. Bundan sonra yine bir gün Peygamber Efendimiz ashabına şöyle hitap etti.:
"Ben gece vakti gidip cinlere Kur'an okumakla emrolundum. Peşimden kim gelecek?" Resûl-i Ekrem bu sözü ikinci ve üçüncü defa tekrarlamissa da ashab gene önlerine bakmışlardı. Son tekrarında Ibn-i Mesud "Ben gelirim" dedi ve birlikte Mekke'nin üst tarafinda Si'b-i Hacûn'a kadar yürürler. Oraya vardıklarında Resulullah bir çizgi çizer ve;
"Ben sana dönüp gelesiye kadar buradan dışarı çıkma!" diye tembih eder ve ayrılır. Ibn-i Mesud siddetli bir gürültü işitir. Cinler Resûl-i Ekrem'in üzerinde keklikler gibi uçusmakta, ayakları ile tasları yuvarlamaktaydılar. Bazilari da def çalmaktaydı. Nihayet peygamberimiz kusattılar, ve onu göremez olur. Ayağa kalkar. Resullullah eliyle oturmasını isaret eder. Kur'an okumaya başladıgında, cinler yere yapışır halde dururlar ve görünmez olurlar.
Nihayet peygamberimiz ona gelir, buyurur ki.
"Bana gelmek istemiştin degil mi? Eger gelseydin sana iyilik getirmezdi. Onlar cindi. Kur'an dinlemek üzere gelmişlerdi, sonra kavimlerini inzar etmek üzere döndüler. Benden azık istediler. Ben de kendilerine kemik ve deve pisliğini azık olarak tahsis ettim. Kimse kemikle ve bir de deve pisliği ile taharet almasin" buyurdu.
______________
Hv.Svn. Kd. Er