Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj09.10.2011, 18:22 (UTC)    
Mesaj konusu:

BİR MUM YAK



Bir mum yak

Bu gece benim için

İlk gece yaktığın beyaz mum gibi...

Ve seyret onu

Benim gözlerimle.

İşte şimdi, şu an

Senin için

Öyle yanıyorum için için...

Ve bir kağıt kalem al

Adımı yaz adının yanına

Bir muska bir tılsım gibi

Ayrılmamak,unutmamak adına.

Ve sevdiğim bil ki,

Adını bir dua gibi dilimde taşıyorum

Aşkı adının harfleriyle yeniden yazıyorum!.
______________
Mesaj09.10.2011, 18:45 (UTC)    
Mesaj konusu:

Aşk Yoksun,yoksulum...

Ve en çok seni özledim ben.
Karşı komşunun sokağa çıkacağı zamanı beklemeni.
Her teyzeyi annen gibi sevmeni.
Sanki ayıpmış gibi kimselere söylememeni.
Ve o bisikleti ilk gördüğünde koşuşunu.
Yağmurlu bir günde annenin elinden yediğin ekmeği.
Islanan sokaklara bakıp duygulanmanı.
Yaz akşamlarında oturduğun kaldırımı.Seni bir kez daha görmek isterdim...
hiç konuşmadan..
kısa pantolonlu siyah beyaz halini..

bir lokma boyunu..
diz çöküp yere sımsıkı... ama çok sıkı
sarılmak sana..
göz yaşlarımı omuzlarına bırakıp gitmek istiyorum şimdi
sana kim olduğumu söylemeden...arkama bakmadan
ağladığımı sana göstermeden
seni çok özledim
ama çok özledim
çocukluğum! !
______________
Mesaj09.10.2011, 18:47 (UTC)    
Mesaj konusu:

açma gözlerini

açma gözlerini dünyanın karanlığına
yok olur gidersin ummadığın bir anda
dünya oyun parkıdır insanoğluna
tartarsın günahını sevabını tahtirevallinde
sallanırsın salıncakta özgürüm dersin
ama özgür değilsin
çıkabilirmisin parktan dışarıya
kayarsın kayykaydan aşşağıya
bırakırsın kendini yüksekleren uçurumlara
bazen düşersin kıç üstü çamurlara
kirlenir elbiselerin
bazen becerebilirsin kalırsın ayakta
basarsın tüm gücünle çamura
çıkarırsın ayak izini orada
bir daha düşmicem dersin sana
bilmezsin sen; çamur yine kalmıştır
ayakkakabının aralıklarında...
______________
Mesaj10.10.2011, 15:31 (UTC)    
Mesaj konusu:

Unutmadık

Yaralı bayramlar geçti
Mevsimler, bütün anlamlarıyla
Yüreğin koyu yerinde birikenler
Kendi takvimleriyle gelip geçtiler
Gelip geçti şehirler ve ölüler
Unutmadık
Topraktan çobanyıldızına değin
Hey yer
Her şey
Mümkündü
Nazım kadar coşkulu
Aragon kadar aşık
Lorca kadar yaralıydık
Unutmadık
Orada bir coğrafya yağmalanıyor
Orada gazetelerin ofset baskısı
Orada yeniden yazıyorlar 835 satır
Ve umudunu kaybetmeyen şehirler
Gökyüzünün karanlık kefeniyle örtük
Yıldızların delik deşik ettiği ölüleriz
Adsız ölüleriz
Adları bir coğrafya ile yan yana yazılan
Gövdelerinizi unutmadık, unutmadık hiçbirinizi
Savaşlar ve pazarlar çağıydı
Aynı silahlardı kullandığımız
Aynı çarşılar aynı kandı
Sevgiye ve kurşuna açılmayan yüreklerden geçtik
Pusu yataklarından, dağılmış bahçelerden
Viran tarihten
Uykuları çevik, namlularını oğulları gibi seven
Çocuklar gibi kusup
Kırda gelincikler gibi gülümseyen
Müsademe çocuklarını gördük
Geçip gidiyorlardı
Tarihin en uzun gecesinden
Pazarlarda aynı kan
Aynı paranın değiş tokuşunda
Karanlık çarşılar
Aynı kanlı tarih her defasında
Bir biz kaldık bu kadar içindeyken hayatın
Ölüme yakın duran
Bir de on binlerin korosunda haykıran
İntifada intifada intifada
İki güzelliğimiz vardı bizim
Ufkumuzdan inen
Ve bir daha geri dönmeyen iki güzelliğimiz
Birini kurşunlar, ötekini ofset baskılı resimler aldı
Otuz üç kurşun sıkıldı her birimize
Kutuplar kadar uzak, baba ocağı kadar yakın
Doğunun gündüz ve gecelerinde
Otuz üç yıldız
Hala ışığını gönderiyor bize
Birkaç çakmaktaşı cebimde gezdirdiğim
Birkaç karanfil
Yol için ipek, uyku için maya
Kalbiniz için
Kara bir yemin gibi çırılçıplak
Kelimeler getirdim
Kaybolmuş yüzyılların vatanında
Ölümün erken takibe aldığı çocuklar
Dağlarda değilim sizinle birlik
Yalnızca mataranıza su vermeye geldim
Nazım kadar coşkulu
Aragon kadar aşık
Lorca kadar yaralı
Serap ile hakikat arası
Çağın aşamadığı uçurumlarda
Gider gelirim gider gelirim
Efsanelerin çeşitlendigi yol ağızlarindaki büyük kamaşma
Anda gizlenen zaman
Ateşin avesta dili
Bitkiler, otlar, kökler
Dağlanmış dil, narın rengi
On binlerin dönüştüğü uğuldarken
Doğunun yeni defteri
Topraktan çobanyıldızına değin
Her yer her şey karanlık bir pusuda
Yazının, tekerleğin, tarihin
İlk çocuklarından
Ey büyük mezopotamya
İki bin yıllık gece
Dön geri bak
Kardeşlerim ölüyor kalbimin doğuşunda
______________
Mesaj10.10.2011, 15:35 (UTC)    
Mesaj konusu:

İnsan insana güvenmez oldu bu ara
Şangır şungur ses çıkarır fakir fukara
Etrafına bakta bir tahmin et bakalım
Acaba insanların kaçı bozuk para

Para hırsı paraya çevirdi insanı
Üstelikte bozdur bozdur bitmez mantığı
Kanser gibi bir fikir türedi, gidiyor
Yapanın yanına kalıyormuş yaptığı
______________
Mesaj10.10.2011, 15:36 (UTC)    
Mesaj konusu:

Hayat acılarla bütündür
Mutluysan bu senin yükündür
Kalbim kırık bilsen kaç parçadır
Dayanılmaz bu acıya
Gözlerim hergün yaşlıdır

Acı veren sensin
Ağlayan yine ben
Söz verdim mi tutarım
Kimse bana inanmaz neden
Hayat böyle işte
Bazen dökülür kelimeler yüreğimden
Hayat bana gülmüyor neden?
______________
Mesaj12.10.2011, 20:14 (UTC)    
Mesaj konusu:

Ayaklarımı dar zamanların prangalarına kaptırdım ben
Öyle hasretim ki yalnız ve yalnız sana kul olmayı
Cümle dilenciliklerden kurtulmayı
Öyle hasretim ki göğsümde sakladığım kanadı kırık serçeleri
Rahmetinin yuvasına uçurmaya
Öyle çok hasretim ki yalnız ve yalnız sana muhtaç olmaya
İçimde saklı sancılı incileri rahmetinin kıyılarına savurmaya ahdettim
Mülteci ellerimin ayazında ölmüş kelebekleri
Kudsi levhanın dokunuşuna emanet etmeye geldim
Ben gururun mahkumuyum…
Ben gerçeğin kaçkınıyım…
Ben günahın tutsağıyım…

______________
Gök Kubbede Hoş Bir Sadâ Bırakmak Değil midir Hayat..? Umarım Geriye Hoş Bir Sadâ Bırakabilmişimdir.Söz Uzar,Kesmek gerektir...Vesselam... M.Said BAŞAR
Mesaj28.10.2011, 12:47 (UTC)    
Mesaj konusu: Aşk benim hiç Senim olmamış

Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…
______________
gizemli
Mesaj28.10.2011, 12:50 (UTC)    
Mesaj konusu: Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....
______________
gizemli
Mesaj28.10.2011, 12:51 (UTC)    
Mesaj konusu: Özlemlerim

Ne insanlar bildik;
Adları sanları başka
Ama kimlikleri var idiler.
Ne insanlar sevdik;
Kocaman yürekleri ellerinde
Ateş hırsızları idiler.
Ne insanlara gönül verdik;
Güneşin sofrasına kurulmuşlar
Ki,her biri düşbaz adam idiler.
Ne insanlar tanıdık;
Kabulümüzdür halkımız diye
Güle oynaya ölüme gider idiler.
Ne insanlar gördük;
Yaşanan onca ihanetin içinde
hayatta oldukları sürece
Hiç ama,
Hiç bir zaman
Vede hiç bir şey için
Bir kez dahi olsun
Sitem etmez idiler.
Ne insanlarla yaşadık;
Uzunca süren serüveninde yolculuğumuzun
Artık yoksalar,
Ve olmasalar da bedenen hiç aramız da
Bize düşen görev bildik
Onların anılarının nezdin de
Her zaman olduğu üzere
Şimdilerde daha bir yoğunlaşarak
Pek
.......Ama
...............Çok
İnançla durmayı hayata...
______________
gizemli
Mesaj30.10.2011, 15:37 (UTC)    
Mesaj konusu:

Merhaba,
Başlıktaki gereksiz mesajlar silinmiştir.
Lütfen başlıkta sadece şiir paylaşın.
Kısa sözler paylaşmayın.
En az 4 dizeli şiirler olmalıdır.
Ayrıca artık şiirler hakkındaki yorumlarınızı da yazmayın.
Çünkü gittikçe sohbete dönüşüyor.
Bu nedenle sadece sevdiğiniz,beğendiğiniz,yazdığınız vb. şiirleri paylaşın.
Bunun dışında yorum,düşünce,kısa söz vb. şeyler yazmayınız.

İyi forumlar.

______________
"Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol."
Hz.Mevlana
Mesaj30.10.2011, 15:41 (UTC)    
Mesaj konusu:

En Fazla İçimde Ölürsün

En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Kızıl sonbaharım
Hangi aşk kendi fırtınasına dayanabildi

Ellerimde çoğul bir gölge kuşu
Adının arkasına basmadan yürüdüm
Alnımda birikti çizikler
Adımdan çıkardım aklımı
Aklımsız kaldım
Neylersin
İnsanız
Ne yapsak eksiğiz işte
Ölüme ayarlı saatiz

En fazla içimde ölürsün
Sorarım
Şiir papirüslerinin hangi köşesine karaladın beni?
Hangi hare’mden yakaladın da çiğnemeden yuttun gözlerimi?
Kekeme repliklerin ezber bozduran kuşu
Hangi rüzgârlara sattın da saçlarını
Devrik cümlelerimin öznesi oldun?

İçindeki kötü senaryoların kahramanı olmak istemezdim
Dağıldı bak derlenip toplanmış dağılmalarım


En fazla içimde ölürsün
Nasılsa yokluk rehin bırakılıyor kalana
Kalan gidene denk neyi varsa susuyor.
Ve susmak inceltiyor her yarayı
Ve susmak bakmak oluyor
Gitmediğin her yere

Kim tutuklanmış yalnızlıktan
Gizin içine gizlenen kim
Söyle beni nerene sakladın
Ki şimdi bu kadar sokaktayım

En fazla içimde ölürsün
Karla karışık yağarsın yara Bereme
Karma karışık kalırsın cinnet şeridinde
Kaldırımların kaldıramadığı her neyse işte
Bulamadığın her ne varsa büyük yıkımların izinde
Sana borcum olsun
Hiç yazılmayacak bir şiirin içinde

En fazla içimde ölürsün
Yanağında yanar avucum
Avucumda imlası bozuk bir şiir kalır
Gözlerinin namlusu döner, yakar kirpiklerimi
Kulağımda bir tepenin rüzgârı uğuldar
Gırtlağıma kadar aşka batarım
Yeteri yok. Eksiği fazla.

Neyin kaldı eksilenlerden arta
İçeri doğru kapanan bir kapıydın
Saçlarından geçtim önce
Ve kendimden öylece
Neyim yoksa var bildim
Eğildim
Eksildim
Eridim
Bir seni bitirmedim

Hangi rüzgarlara sattın da saçlarını
Uğultusuna tutunamadın

Ömürden nefes çalarak ne kadar yaşarsa insan
Öyle yaşadım gözlerini
Tenimde itiş kakış
Cebimde depremlerin
Esrarlı gece ayinleri
Volkanik şiirler
Usul usul giymedim mi sözlerini
Yalnızlığın tiradını kapamadım mı her sefer
Sensizlik seni anlattı en çok
Vazgeçmeler vazgeçmekten vazgeçti
Söyle saçlarında öldüğüm
Bir geri gidiş kaç günde gelirdi?


En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Tenimin yırtıldığı yerden mi girdin içeri
Açar gibi yaparak açık bir kapıyı
Beni ikiye böldün
Hadi içimi kendine aldın da
Beni nerde bıraktın
Hangisini seçerdin benim için
Ve hangisinden vazgeçerdin kendin için

Ben yarama çoktan sen bastım
Yaşım kadar gencim
Adın çabuk diye geçti
Ardında aç köpekleri bırakarak
Ezberimden geçtim.
Hızla biten aşk şarkılarından geçtim
Senden bir şey eksiltmeden sana çok şey bırakmaktı aşk
Bildim


Biz dalkavuk bir aydınlığın yerine
Onurlu bir karanlığı seçtik
Ve bir öyküden ağlarcasına geçtik
Cesurduk çünkü
Kendimizi kendi düşlerimizden kovacak kadar

Ömrüne yüz çevirmiş iki masalcıyız
Gerisi hiçlik
Gerisi yokluk

Sensizliğin anlattığı ne vardı senden başka
Bir hayatın tüm yanılgılarını
Saçlarında çözdüm
Şimdi beni hangi yanımdan susacaksın
Sessizlikte bir dildir
Çoğul susulur
Pusulur
Şimdi beni hangi yanımdan kusacaksın

Yıkık şehrimin izbesi
En fazla içimde ölürsün
En çok
Gözlerime gömülürsün.
Gözlerimi kaparım
Vasiyetimi yazarım

Kahraman Tazeoğlu
Mesaj30.10.2011, 16:19 (UTC)    
Mesaj konusu: KAL BİRAZ DAHA

Bu veda faslından belki cayarsın
Gözümün içine dal biraz daha
Yüreğim derin ağı duyarsın
Aşktan nasibini al biraz daha...

Gitme, gitme, kal biraz daha
Gitme, gitme imanın varsa Allah'a

Kurtuluş yok, aşkım alın yazındır.
Ne söylersen söyle merhem nazırdır.
Emrine amade gönlüm sazındır
Mızrabın olayım çal biraz daha

Gitme, gitme, kal biraz daha
Gitme, gitme imanın varsa Allah'a Yazar : Uğur Işılak
______________
gizemli
Mesaj07.11.2011, 07:19 (UTC)    
Mesaj konusu:

Kardelen



Bu bendeki bir dert ki, anlatamam kimseye
Kulak verip de beni dinler misin kardelen
Sardı tüm benliğimi, mecalim yok gülmeye
Sende benimle ağlayıp, inler misin kardelen


Mis gibi sıla kokan eş, dost mektuplarında
Taze güller yeşerir eski anılarında
Hatıralarla dolu gurbet akşamlarında
Hasret denen türküyü söyler misin kardelen




Bütün duyguları bir deftere yazmanın
Dertlerini duymayan duvara anlatmanın
İçinde ne var ise hep içine atmanın
Ne demek olduğunu bilir misin kardelen


Dostu oldum kaç defa sabahsız gecelerin
Defterimde yeri yok, anlamsız hecelerin
Çözemedim bir türlü bu zor bilmecelerin
Cevabını sen bana çözer misin kardelen


Ne kadar tatırsa da ayrılık acısını
Unutamazsın yine onun hatırasını
Bir kenara bırakıp acısı, tatlısını
Hepsini bir kalemde siler misin kardelen


Anlat sende içini, dök dışına ne varsa
Hiç düşünme kalbimi, bırak yansın yanarsa
Bu derdi sen benimle paylaşır mısın, yoksa
Bakıp bakıp halime güler misin kardelen


Bilirim ben yerini, sormam sana nerdesin
Senin yurdun dağlarda, sen hep yükseklerdesin
Nasıl gelsem yanına, sen hep yükseklerdesin
Eğilip de elimden tutar mısın kardelen


Ah gurbet, sen içimde dinmeyen bir sancısın
Bazen iyisin amma çoğu zaman acısın
Ey kardelen! Sen bana neden çok yabancısın
Çaldım işte kapını, açar mısın kardelen


Senin de gözlerin yaşlı, ağlamışsın besbelli
Yoksa sen de benim gibi naçar mısın kardelen
Bu topraktan çıkıp da karları delmişsin ya
Mevsimin gelmeyince açar mısın kardelen


Derdimi de dinledin, sana ağır gelirse
Yine toprak altına kaçar mısın kardelen
Ya ölüm günü gelip de alırlarsa ruhumu
Benimle gökyüzüne uçar mısın kardelen

Hayrullah Paşalıoğlu
______________
Mesaj11.11.2011, 13:39 (UTC)    
Mesaj konusu: ŞİİR BÖLÜMÜ

İŞTE SİZLERE VOLKAN KONAK'TAN DUYGUSAL BİR ŞİİR;

VOLKAN KONAK-TAHİR İLE ZÜHRE(HOŞGELDİN KADINIM)

Sevgilim
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte, yürekte

Mesela bir barikatta dövüşerek
Mesela kuzey kutbunu keşfe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu
Ölmek ayıp olur mu
Olmaz

Sevgilim
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte, yürekte sevgilim yürekte..

Seversin dünyayı doludizgin
Ama o bunun farkında değildir
Ayrılmak istemezsin ondan
Ama o senden ayrılacak
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın seni sevmesi şart mı,
Değil...

Tahir i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte, yürekte gülüm yürekte yürekte

Hoşgeldin kadınım
Hoşgeldin kadınım
Yorulmuşsundur
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
Ne gül suyu ne gümüş leğenim var

Susamışsındır sevgilim
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
Acıkmışsındır
Sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
Memleket gibi esir ve yoksuldur odam

Hoşgeldin kadınım, kadınım hoşgeldin
Hoşgeldin gülüm
Ayağını bastın odama
Kırk yıllık beton çayır çimen şimdi...
Kurban olduğum güldün
Güldün
Güller açıldı penceremin demirlerinde
Ağladın
Avuçlarıma döküldü inciler
Gönlüm gibi zengin
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam
Hoşgeldin kadınım
Hoşgeldin kadınım
Hoşgeldin kadınım
Hoşgeldin sevgilim
Hoşgeldin...
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu