"Allah bana Türkiye'de Galatasaray'dan başka forma giymek nasip etmesin."
Galatasaray'ın çiçeği burnundaki genç kaptanı Arda Turan, kaptanlığı, transferi ve yeni sezon hazırlıklarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunurken çarpıcı açıklamalar yaptı.
Sarı - kırmızılı ekibin ikinci etap çalışmaları için bulunduğu Hollanda ve ardından Almanya'nın Bochum şehrinde yaptığı kampı değerlendiren Arda Turan, Galatasaray Televizyonu'na yaptığı açıklamada, yeni sezonda çok farklı bir takım olacaklarını söyledi.
Kampı, Almanya'da gerçekleşen takım kaptanlığı ve Galatasaray'ın yeni sezondaki hedeflerini anlatan Arda Turan'ın röportajının ayrıntıları şöyle;
- Hoş geldin Arda öncelikle kaptanlığın hayırlı olsun. Yeni sezonda 10 numaralı formayı giyeceksin. Öncelikle kaptan olarak ilk düşüncelerini alalım.
Galatasaray Başkanı'na ve yönetimine bana böyle bir onuru layık gördükleri için teşekkür ederim. Hayatımın en mutlu günlerinden birini yaşadım. Beni Galatasaray takımında sevdiren yücelten, takım arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Arda olmamda büyük pay sahibiler. Saha içinde saha dışında çok iyi taşıdılar. Bana bu görevi layık gördüler. Çok sağolsunlar.
- İlk toplantını arkadaşlarınla yaptın, arkadaşlarınla neler konuştun?
Sadece arkadaşlarıma söylemek istediğim özel şeyler vardı. Onlara herzaman aynı şeyleri söyledim. Ben her zaman aynı Arda'yım... Kiminin kardeşi, kimisinin en yakın arkadaşı, kimisinin abisi, kimisinin takım arakadaşı. Her zaman aynı Arda olacağımı, suratımdaki gülen ifadenin hiçbir zaman değişmeyeceğini, sadece bu kararın Yönetim Kurulu kararı olduğunu Ayhan Akman ve Emre Aşık'a herkesten daha çok yakın olup, herkesten daha çok saygı duyduğumu belirttim. Onlardan tek isteğimin, hiyerarşik düzenin oturtmamız gerektiğini söyledim. Harry Kewell, Milan Baros, Servet, Emre Aşık, Ayhan, Sabri ve daha ismini sayamadığım kariyerleri belli, yıllardır futbolun içinde olan futbolcular. Takımımızda çok fazla genç oyuncu var. Bu gençlerin, bu futbolculardan alacağı çok şeyler var. Saygı ve sevgi çerçevesinde bunları alabileceklerini söyledim. Onlara bir örnek verdim. Servet saha içerisinde bağırdığı zaman, birisinin dönüp cevap vermemesi, el kol kaldırmaması gerektiğini bilmesi gerekir. Servet'in bunları, onların iyiliği için anlattığını bilmesi gerektiğini söyledim. Ben 22 yaşımdayım. 10-11 yaşımda UEFA Kupası yarı finalini izlerken Harry Kewell'ı bir gazoz kasasının üstünde izledim. Şimdi onun takım kaptanlığını yapıyorum. Ben bu insanlara kaptanlık yapacak değilim. Ben sadece burada düzeni sağlamak ve onlara yardımcı olmak konularında aracılık yapacağım. Kaptanlık görevini yaparken Ayhan Akman ve Emre Aşık'tan bilgi alacağım. Her türlü kararı verirken onlara danışacağım. Onlarla beraber hareket edeceğiz. Bundan sonra karar mekanizması daha yavaş işlemeli. Görerek ve karar vererek. Çünkü Galatasaray takımında kaptanlık her zaman farklı şeyler ifade eder. Buradan Ayhan Abi'ye teşekkür ediyorum. Bana o kadar olgun ve o kadar güzel Abilikle yaklaşıp, kaptanlığı bıraktı ki... Gerçekten onun tecrübesine Abiliği'ne çok yakıştı. Ona çok minnettarım.
- Sevgili Arda teknik kadro ile futbolcular arasında köprü kurma görevin var. Daha önce Teknik Direktör Frank Rijkaard konuktu. Kendisine kaptanlık konusu sorulduğunda, "Bu futbolcular arasındaki olaydır. Ben karışmayacağım futbolcular kimi belirlerse kaptan odur" dedi. Bu anlamda ne diyeceksin. Çok tecrübeli bir ekiple çalışacaksınız. Birbirinden yetenekli futbolcular ve gençler var. Aynı potada eriyeceksiniz. Bu konu ile ilgili ne söyleyeceksin?
Galatasaray takımı futbolcuları hepsi çok yetenekli, hepsi üst düzey futbolcular hepsinin ayrı bir güzelliği var. Hepsi çok karakterli futbolcular. Bizim takımımızda kötü insan yok. Hiçbir şekilde sorun yaşayacağımızı sanmıyorum. Hocamızın elinde iyi bir kadro var. İlk 11 ve ilk 18'i belirleyecektir. Hiç kimse bir şekilde sorun çıkarmayacaktır. Yeri geldiğinde herkes yedek kulübesinde, yeri geldiğinde herkes saha içinde olacak. Yeri geldiğinde herkes tribünde olacaktır. Zaten söylediklerimden biride buydu... Kaptanlık, mevkiler ve bizler hepimiz birer aracız. Önemli olan Galatasaray'ın başarısı. Eğer Galatasaray takımı başarılı olursa, burada hepimiz mutlu ve huzurlu olacağız. Ama sonuç başarısızlık olursa ne kaptanlığımın bir anlamı olur ne Galatasaray takımındaki futbolcuların bir anlamı olur. Ne de teknik heyetin. O yüzden bu unsurları birleştirerek başarı için bir araç olarak kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.
- Senin söylediğin bir söz vardı. "Metin Oktay'ın forması. Bu ruh beni çok etkiliyor diye" Çünkü 10 numara senin fazla giymek istemediğin bir formaydı. 66 numarayı tercih etmiştin. Şimdi 10 numarayı giyeceksin sana nasıl bir psikolojik ağırlığı olacak?
Ben 10 numarayı daha önce de giymek istemediğimi söylemiştim. Çünkü daha çok Avrupa'dan gelen star oyunculara bu forma verilsin, hem onlar onore edilsin. Ama başkanımız ve Yönetim Kurulu'muz "Bu sana Metin Oktay'ın emanetidir. Sana bunu yakıştırıyoruz" dedikten sonra benim de Galatasaraylı'lığım belli. Ne kadar bağlı olduğum belli. Çocukluktan beri Galatasaraylı'yım. Böyle bir teklifi asla reddedemem. Müthiş bir keyif ve onurla yerine getiririm.
- Yaşayan en genç kaptanlardan oldun. Baktığımızda Torres'i ve Van Der Vaart'ı görüyoruz. Fazla da örnek çıkarmak oldukça zor. Bu konuda neler söyleyeceksin? Türkiyede 22 yaşında kaptan olmak Avrupa'da da fazla yok.
Ben 10 yaşında buraya geldim. Terbiyemin ve karakterimin Galatasaray Kulübü'nde forma giymeye layık olduğunu düşünüyorum. Ama kaptanlık bir liderlik vasfı. Yani bu daha çok alınmaz, verilir. Siz bunları gösterirsiniz. Size takım arkadaşlarınız ve Yönetim Kurulu'nuz uygun görürse, buna layık olduğunuz ortaya çıkar. Aslında en önemli unsur takım arkadaşlarım. Beni Arda yapan unsurlar onlar. Ben sahanın içinde ne kadar performans sergiliyorsam, arkamdaki futbolcuların da o kadar önemi var. Örneğin Hakan Balta'nın bana "dinlen" deyip, daha sonra Ayhan Akman'ın "topu alıp birebir oyna, özgüvenini kullan" demesi ya da takım arkadaşımın "ben seni gördüğümde rahatlıyorum" demesi beni hem saha içinde hem de saha dışında liderlik vasfına itti. Her şey takım arkadaşlarımın sayesinde gerçekleşti. Hepsine teşekkür ediyorum. Ama tabi Başkan ve Yönetim Kurulu'muzun 22 yaşındaki bir gence kaptanlık verebilmesi büyük cesaret. Bana güvendikleri için teşekkür ederim. Bundan sonra daha dikkatli olacağım. Daha örnek olacağım Arda olmaya çalışacağım. Ama asla kendimden ödün vermeyeceğim. Nasıl Arda olduysam aynı şekilde devam edeceğim. Tabiki biraz daha dikkat edeceğim. Ben bu kaptanlığı bu Arda halimle aldım. Bu Arda halimle de devam ettirmek istiyorum.
- Arda sen her fırsatta Galatasaraylı'lığını ön plana çıkarmaktan gurur duyan birisin. Her fırsatta bu üniformanın sorumluluğu ve bilincindesin. Öncelikle seni kutluyorum. Ama bazı gazetelerde köşe yazarları, camia değiştiren pek çok ünlü futbolcu ile ilgili yazılar yazdığında bunlardan bir yenisi de Arda olabilir mi? diye yazdı.
Ben Galatasaray'da doğdum. Galatasaraylı bir ailenin çocuğuyum, küçüklükten beri Galatasaraylı'yım. Ben kendi formama aşığım. Burada olmaktan her zaman mutlu oluyorum. Benim her zaman söylediğim bir şey var. Allah bana Türkiye'de Galatasaray'dan başka forma giymek nasip etmesin. Şartlar ve mecburiyet gerektirir, o zaman bir şey yapamazsın. Ama burası benim yuvam. Ben burada çok mutluyum ve sonuna kadar her zaman Galatasaraylı Arda olarak, Galatasaray efsanesi olarak anılmak istiyorum.
- Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım'ın, "10 dakika bana verilse, Arda ile baş başa kalsam, ikna ederim" şeklinde konuşması oldu.
Sayın Aziz Yıldırım'a büyük saygı duyuyorum. Fenerbahçe Kulübü'nü getirdiği yerlerden, sportif ve kulüp olarak yaptıklarından dolayı tebrik ediyorum. Kendine güveniyle böyle birşey söylediğini düşünüyorum. Saygı duyuyorum ama ben Galatasaray'ın evladıyım. Ben herkesin kendi tarafında güzel olduğunu düşünüyorum. Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe'ye çok yakıştığını Arda Turan'ın ise Galatasaray'a çok yakıştığını düşünüyorum. Herkesin böyle daha mutlu olduğunu düşünüyorum. Teklifi beni çok onurlandırdı ve gururlandırdı. Ama semboller camiaları ile anıldıkları zaman güzel. Metin Oktay'ın bir sözü vardı: "Fenerbahçe teklifi karşısında beni sevenleri üzmeyeceğim" Bende aynı mantalitedeyim. Çünkü beni çok seven Galatasaray taraftarı olduğunu düşünüyorum. Hatta sokakta beni gören diğer takımın taraftarlarının da çok sevdiğini düşünüyorum. O yüzden Galatasaraylı Arda olarak kalmayı, kendi taraftarımı ve Türk insanını üzmek istemiyorum.
- Programa başlamadan önce internet sitelerinde ve forumlarda araştırma yaptım. Galatasaray ile ilgili sitelerde inanılmaz bir sevinç hakim. Arda Turan'ın 10 numarayı giyecek olmasından ve takım kaptanı olmasından dolayı sayfalarca yazı yazılmış. Herhalde Galatasaray taraftarının en mutlu olduğu dönemi yaşıyoruz.
Benim için güzel bir onur ama şimdi sorumluluğum daha fazla. Özellikle saha içinde çok daha fazla efor sarf etmek zorundayım. Çok daha iyi oynamak zorundayım. Çünkü Galatasaray takımının kaptanıyım. Aynı zamanda 10 numaralı formada büyük bir sorumluluk ama ben bu zamana kadar bana verilen görevlerin üstesinden geldim. Bundan sonra da aynı samimiyetimle saha içerisinde, kötü oynayacağım günler mutlaka olacaktır, ama mücadelemden ve vereceğim efordan kimsenin şüphesi olmasın. Her maç bittiğinde saha içerisinde bütün enerjimi sarf etmiş olacağım. Kimse merak etmesin.
- Genel sohbetimize değinelim. Çalışmalarınıza gelelim. 3 tane hazırlık maçı yaptınız. İstanbul etabı ile birlikte kampın 20. günü. Siz sadece 3 gün geç katıldınız. Avrupa Kupası maçından dolayı çok erken bir çalışma startı verdiniz. Nasıl geçiyor. Kamp bitiminde istanbul'a dönülüyor. Genel bir değerlendirme alalım senden.
Kamp genel anlamda çok faydalı ve çok keyifli geçti. Kalabalık bir topluluk var. Hocamız ona göre yeni sezon hazırlıklarını yapıyor. Ne düşünüyor daha bilmiyorum. Uzun bir kamp dönemi. Futbolcu arkadaşlarımız da yavaş yavaş sıkıldılar. Tam zamanında döneceğiz diye düşünüyorum ama cok iyi bir hazırlık dönemi geçirdik. Özellikle fiziksel anlamda çok çalıştık. Çalışmalarımızın hemen hemen yani yüzde 70'e yönelik kısmı fiziksel anlamdaydı. Geri kalan taktik kısmını, hocamız ustalığıyla birkaç idmanda bize öğretti diye düşünüyorum. Güzel bir kamp dönemi oldu. Genç arkadaşlarımızdan parlayanlar oldu. Galatasaray takımına ısınanlar oldu. Onlarda bizi çok mutlu etti. Umarım hep beraber Tobol maçı ile birlikte güzel bir başlangıç yapacağız.
- Gençlerle sıkı diyalog içerisindesin. Son maçta Emre Çolak golünü attı ve koşarak sana geldi. Antremanda, uzaktan şut at diye sık sık konuşuyor musunuz? Ya da diğer gençlerle de paylaşımlarda bulunuyormusun?
Onların geçtiği durumdan bende geçtiğim için anlıyorum. Top ayağına geldiği zaman streslerini heycanlarını onları anlayan biri olduğum için onlara kendini yakın hissedebiliyorsun. Bu sadece Emre Çolak için geçerli değil. Hepsi çok yetenekli inşallah uzun yıllar Galatasaray'a hizmet edecekler. Öncelikle buradan Galatasaray altyapı hocalarına ve ailelerine teşekkür etmek istiyorum. Hepsi çok karakterli çok efendi çocuklar. Davranışlarıyla bizim takımımıza faydalı olabilecek yetenekte. Onlara her zaman özgüvenlerinin yerinde olmasını ve saygısızlık yapmadan istedikleri herşeyi yapabileceklerini söyledim. Bunu sadece ben değil herkes söylüyor. Şuan daha çok göz önünde olduğum ve sembol isme doğru gittiğim için kendilerini bana daha yakın hissediyorlar. Abileri olarak onların her zaman yanlarındayım. Bende daha 22 yaşındayım ama onlara göre tecrübeli olduğum için onlara her konuda yardımcı olmaya çalışıyorum. Karakterleri inanılmaz çocuklar. O yüzden hepsini tebrik ediyorum.
- Büyük ihtimalle kadro 25 kişiye düşecek ama Frank Rijkaard genç oyuncuların da bu kadroda yer alacağını düşünüyor. Senin görüşün nedir?
Frank Rijkaard daha önce çalıştırdığı takımlarda çok sayıda genç oyuncuyu dünya futboluna kazandırdı.
8-9 tane PAF takımda oynayan oyuncumuz var. Bu arkadaşlarımızın yaşı PAF takımla da tutuyor. Bazıları kadroya girer bazıları oynar. Oynayamayanlar PAF takımda olurlar. Onlar için çok güzel tecrübe olur. A takımda kalmaları hocamızın takdirinde gerçekleşecek. Onların Galatasaray takımındaki varlıkları bizi mutlu ediyor.
- Geçen sene, sence bu kadar iddalı bir kadronun Avrupa Kupası, lig ve Türkiye Kupası'nda başarılı olamamasının nedenleri neydi?
Futbolda şans ne kadar yok desek de, şanssızlıklar oluyor. İster istemez çok büyük sakatlıklar yaşadık. Stopersiz kaldığımız zamanlar oldu. Kırılma noktalarını iyi geçemedik diye düşünüyorum. Hamburg maçında stopersiz kalışımız. 2-0'dan turu vermemiz. Ali Sami Yen Stadı'nda büyük bir kırılma noktasıydı. Sonra ligde Eskişehirspor mağlubiyeti geldi. Aslında birçok kırılma noktası vardı. Kaliteli bir takımdık. Az özveride bulunduk. Galatasaray takımı daha çok özveride bulunmalı ve daha çok sorumluluk paylaşmalıydı.
- Başarısızlıkta asıl sorun futbolcularda mı diyorsun?
Her zaman başarısızlık futbolculardadır. Ayhan Akman, Hakan Balta, Milan Baros ve Servet gibi herkes sorumluluk alamalıydı. Yani bu oyuncular sahadalardı. Çoğu maçlarda mücadele ettiler. Sorumluluk alan kişilerin sayısı azaldıkça sorumluluk daha da büyüyor. Ama sorumluluk sahada paylaşıldıkça daha rahat hareket etme olanağı sağlanıyor. Bu sene umarım böyle olur. Daha geniş bir kadromuz var ve daha iyi olacak diye düşünüyorum.
- Geçen yılki ruh halinin değişmesi ve motivasyonun artması için gerekli ortam sağlandımı?
Yüzde yüz sağlandı. Herşey çok iyi gidiyor. Çok iyi çalışıyoruz. Herkes işine konsantrasyon oldu. Keyifler yerinde. Herkes futbolu düşünüyor. Galatasaray takımı futbolcuları böyle davrandığı sürece gerekli sonuçlar gelecektir.
- Yeni oluşturulan takım için düşüncelerini alabilirmiyim. Leo Franco ve Gökhan Zan çok tecrübeli. Keita ve Mustafa Sarp var.
Öncelikle Leo Franco'nun kalitesi belli. Uzun yıllar Atletico Madrid'in kaleciliğini yapmış. Böyle bir transfer yaptıkları için Yönetim Kurulu'muzu tebrik ederim. Keita aynı şekilde. Çok yetenekli bir oyuncu olduğu söyleniyor. Geldiği zaman daha yakından tanıyacağız. Gökhan Zan zaten Milli Takım'da uzun zamandır stoperlik yapıyor. Şampiyon olan Beşiktaş'ın stoperiydi. Mustafa Sarp Türkiye Ligi'nde en çok beğendiğim futblculardan birtanesi. Karşılıklı oynarken de bana sıkıntı veriyordu. Mücadelesi, koşu temposu ve oyuna konsantresi olan bir futbolcu. Çok iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Bize çok faydalı olacaktır.
- Kaptanlık pazubandın takmak ilk onbirde her zaman yer bulmak demek değildir. Acaba sende bu kadroda yedek kalırım gibi bir düşünce varmı?
Yüzde yüz formamın kıymetini biliyorum. Her zaman böyle birşey olabilir. Ben her zaman buna hazırlıklıyım. Bu işin ciddiyeti ile hareket ediyorum ama tabi ben Galatasaray takımının önemli bir futbolcusuyum. Galatasaray takımı için önemli olduğumu düünüyorum ve her zaman sahada olmak isterim. Bunun içinde sahada çok çalışıyorum. Formamı bırakmamak için her idmanda atlayıp zıplıyorum sizlerde görüyorsunuz. Bu yüzden böyle bir sorun olacağını düşünmüyorum. Ama olduğu zamanda aynı olgunlukla Arda Turan işini yapıp devam edecektir.
- Burada mükemmel bir arkadaşlık var. Bu İstanbul Metin Oktay Tesisleri'ndede böyleydi. Ama saç kesme operasyonunu sormadan edemem.
Uğur Uçar, Cafercan ve Mülayim hep beraber Akdeniz Oyunları'ndan geldiğimizde traş makinasını Arif Abi'ler eline aldığı zaman "otur" dediler biz de oturup kestirtmiştik. Uğur'la biz de konuştuğumuz zaman, "Bir gün biz de keseriz" demiştik. Bu bizde adet oldu. Yeni gelen gençlerin saçları kesilir. Hepsine çok yakıştı ama bize yakışmamıştı. Hem de yaz sıcaklarında rahat oluyor, duşlardan sonra. Onlarda diyorki keşke daha önce kesseydik. İlk başta tepkilerle karşılaştık ama ben onlara demiştim bu şampiyonluğun simgesi uğur olacak...
- Burada sosyal hayatınız da pek yok
Tabi saçları uzuyor. Onlarda daha sonra gelen arkadaşların saçlarını keserler.
- Peki hemen öyle koltuklara oturdular mı, yoksa zorla mı oldu?
Benden çekinme durumu olduğu için Emre Çolak hemen oturdu. Diğerleri de oturdular. Zorluk çıkarmadılar. Bir Serdar Eylik'i üzdük. Serdar biraz tipine düşkündü ama oda alıştı. Yaser'i saçını kestik. Arada Kara Murat kaynadı. Serkan Kurtuluş da gitti. Bazı tecrübeliler de arada kaynadı. Güzel bir espiri oldu. Ben hepsine yakıştığını düşünüyorum.
- Geçen seneyle paralelelik kurarak konuşalım. Son iki senedir Galatasaray'da pek fazla rastlamadığımız çok teknik direktör değişikliği oldu. Galatasaray'da geçmiş yıllarda bir teknik direktör uzun yıllar yada iki yılda bir değişmiştir. Ama son döneme baktığımızda Bülent Korkmaz, Skibbe, Cevat Güler, Feldkamp ve Eric Gerets var. Bu futbolcuları nasıl etkiledi?
Biz profesyonal futbolcularız. İşimizi yapmakla hükümlüyüz. Saydığınız isimlerin hepsinin bize çok emeği oldu. Çok kaliteli insanlar. Onlara bize verdikleri emekten dolayı çok teşekkür ederim. Ama bu tamamıyla Yönetim Kurulu'nun kararıdır. Biz futbolcuların bu konu hakkında pek birşey söylemesi doğru değil. Bize düşmez. Yönetim Kurulu karar vermiştir. Bizde buna uyarız. Bize hocamız kim derlerse, biz onunla beraber Galatasaray'ı en iyi şekilde ileriye taşımaya çalışırız. O yüzden bu konu hakkında söyleyeceklerim bukadardır. Biz her zaman işimizi en iyi yapmak zorundayız. Hoca varken de hocasızken de. Sonuçta hoca çıkıp oynamayacak. Yönetim Kurulu oynamayacak. Oynayacak olanlar biz futbolcularız
- Kamuoyunda çok konuşulan bir Lincoln olayı var. Yeni kaptan olarak görüşlerini sormazsam olmaz. Neler söylemek istersin?
Ben de konuşmadım. Benim de bir bilgim yok. Kendisi hakkında kararı Yönetim Kurulu verecektir. Bizim takım arkadaşımızdır. Bize faydalı olduğu zamanlar oldu. O yüzden teşekkür ediyoruz. Tabi biz ondan daha çok şey beklemiştik. Ama bazen futbol böyledir. Her zaman beklentilerin karşılığını bulamıyoruz. Ama bu konu hakkında bilgim olmadığı için yorum yapamayacağım. Yönetim Kurulu üyelerimiz size bilgi verecektir.
- Frank Riijkard yanında Johan Neeskens, Albert Roca Puol ve Carlos Cuadrat. İspanya'da son 5 yılda Barcelona'da kazanmadık kupa bırakmayan bir ekip başınızda. Bir futbolcu olarak çalışmalarda ne farklılıklar görüyorsun?
Çok üst düzey takımlarda çalışmış hocalar. Frank Rijkaard futbolcu ve teknik direktör olarak her şeyin en üstünü görmüş bir insan. O yüzden bizim yapmamız gereken onun tecrübelerinden yararlanmak. Gerçekten futbolu çok iyi bildiğini futboldan çok iyi anladığını hissediyoruz. Yardımcıları da öyle gerçekten güzel bir ekip. Şöyle güzel bir yanı da var. Antrenmanda iş ciddiyeti, onun dışında keyifli rahat bir ortam var burada. Umarım istediğimiz gibi de sonlanır. Kupalarla...
- Antrenmanlarda yorulduğunuzu gözlemliyoruz. Antrenmanlarda genelde çalışma metodundan da kaynnaklanıyor. Farklı antrenman teknikleriyle, antrenmanda zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınızı gözlemliyoruz.
Bizler içeriden gayet antrenmanın zorluğunu ve uzunluğunu hissediyoruz. Sezon başı kampları her zaman ağır geçer. Normalde böyle olması da gerekli. Sezon içerisinde üç günde bir maç oynadığınız için yükleme fırsatınız çok az oluyor. O yüzden şimdi çok iyi çalışıp bir nevi depolayıp, sezon içerisinde harcamamız gerekiyor. Galatasaraylı futbolcular üç günde bir maç oynadığı için senede 40-45 maç oluyor. Buda büyük bir yorgunluk veriyor. Bunun mental yorgunluğu daha çok oluyor. Genede dikkatli çalışmak lazım.
- Frank Rijkaard, 4-3-3 sistemini monte etmeye çalışıyor. Casablanca maçında son yarım saatte oyuna girdin ve sol çizgiye çok yakın oynadın. Hep böylemi olacak yoksa ilerleyen dönemde farklılıklar olacakmı?
Hocamız böyle bir sistem belirledi ama tabi saha içinde farklılıklar olacaktır. Futbol değişken bir oyun yeri geldiğinde içeriye de girip golü de kovalamam gerektiğini biliyorum ama şimdilik sistem böyle. Sistemde her zaman bireysel performansın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sistemler artık biribirine çok benziyor. Farklılıkları futbolcular bireysel performanslarıyla yaratacaklar. Bizim sistem 4-3-3. Amaç topun bizde kalması. Biz de sahanın kenarlarına yayılıp öyle gole gitmeyi planlıyoruz. Ben de bu sistemin bir parçası olmak istiyorum.
- Çok eksik olmasına rağmen son iki maçta biri Mısır'ın son beş yılda şampion olmuş diğeri de Fas'ın iyi temsilcisi yani Afrika'nın önemli takımlarıyla oynadınız. Takım olarak neredeyse hiç pozisyon vermediniz. Ama ofans anlamında az pozisyon bulduğunuza inanıyormusun?
Galatasaray takımı gol yemediği sürece mutlaka gol atacaktır diye düşünüyorum. Önce defans yapmak. Herşey yolunda gidiyor. Hücum anlamında çok fazla sonuca gidebilecek bireysel futbolcularımız var.
- İstanbul'a döndükten sonra 2 gün İstanbul'da kalınacak sonra altı saatlik uzun bir yolculuk. Bu kadar erken Avrupa Kupası maçına çıkan ve erken sezon açan takımların sonradan form kaybına uğradığına dair söylentiler, inanışlar var. Sen katılıyormusun?
Ben aslında böyle bir şeye inanmıyorum. Hocamızın teknik kapasite ve tecrübe olarak bunlara hesaba kattığını düşünüyorum. Teknik ekibin Tobol maçları sonrası tempomuzu yavaş yavaş arttıracağını düşünüyorum. Zaten o aralarda daha bir farklı çalışma sistemiyle lige hazırlanacağız diye düşünüyorum. Galatasaray takımı her zaman ligi sonuna kadar götürücektir ben bu inançtayım. Bu sene de kupalara adayız.
- Kazakistan takımı çok fazla bilgi sahibi olduğumuz takımlar değil. Onlarda kendilerini göstermeye çalışıyorlar böyle maçlarda.
İşimizi garantiye alıp güzel bir galibeyet ve güzel bir futbolla dönmemiz gerekiyor.
- İlk maçlarda işin bitmesi gerekiyor değil mi?
Futbol bu. Futbolun içinde herşey var. Kazanamayabiliriz. Beraberede biter. Ama Galatasaray takımı turu geçecektir. Avantajlı skoru alıp her turu bir merdiven olarak düşünmek lazım. Böyle gidersek başarıya ulaşacağımızı düşünüyorum.
- Bu sene sistemde değişti UEFA avrupa liginde şampiyonlar ligine yaklaştırdı UEFA para ödüllerini oynanan format çift maçlı grup sistemine döndü bu kupanı çok değerli hale gelmesi artık şampiyonanın aday sayısını arttıracak ne diyosun?
Ben Galatasaray takımının UEFA Kupası'na aday olduğunu düşünüyorum. Bu güçteyiz. Geçen sene bunu gösterdik. Çok eksiklere rağmen Galatasaray takımı Hamburg'u geçseydi. Final oynayabilecek kapasitedeydi. Futbol böyle işte. Ama bu sene de aynı başarıyı daha ileriye taşıyabilecek düzeydeyiz. Buna inanıyorum.
- Teknik direktör Frank Rijkaard'ın genelde hücum ağırlıklı silahları ilk 11'de fazlaca kullanıldığı belirtilir. Kadro yapısına baktığımız zaman Milan Baros, Kewell, sen ve Ayhan futbolun dikine oynanan bölümünde daha ağırlıklı mücadele eden oyuncular. Bu kadro yapısı içerisinde böyle hücum oyuncularının olması, defans yapılmayacağı anlamına gelmiyor değilmi?
Ayhan Abi en çok defans yapan oyunculardan bir tanesi. Ben de eskiye nazaran defans görevimi hiç aksatmadığımı düşünüyorum. Harry Kewell, Milan Baros da öyle. Artık her oyuncu defans yapmak zorunda. Defans yapmak takım için önemli. Gol yemezse Galatasaray takımı mutlaka gol atacaktır. Önemli olan takım halinde iyi savunma yapabilmek, gole sonradan ulaşabilmek.
- Sizler farklı bir çalışma metoduyla Hollanda Tegelen'de 7-8 futbolcu olarak topla buluşmadınız. Artık takımla beraber antrenmanlarda takıma montesiniz. Tam anlamıyla 90 dakika oynayacak seviyeye ne zaman geleceğinize inanıyorsunuz?
Biz şuan 90 dakika maç yapabilecek seviyedeyiz. Sadece maç yapmadık. Hocamız bizi öyle hazırladı. Sonuçta 10 güne yakın süredir biz sürekli hep kondisyon antrenmanı yaptık birkaç kere topla oynadık. Sanıyorsam 3 yada 4 antremanda topla oynadık. Onun dışında hep fiziğimizle ilgili antrenmanlar yaptık. İyi durumda olduğumuzu düşünüyorum. Yavaş yavaş zaten topa geçiyoruz. Biz zaten hazır durumdayız. Bunu zaten maçta da göstereceğimize inanıyorum.
- Burada size çok ilgi alaka var. 3 yıldır bu yöreye yakın yerlerde kamp yapıyorsunuz. Size özellikle de sana çok büyük ilgi var. Neler söyleyeceksin. İstanbul'dan farklı bir seyirci profili var burada?
Buradaki taraftarlarımız bizi çok az görme fırsatı buluyorlar. Birkaç Avrupa maçına ya geliyoruz yada sezon başı burdayız. Onların da tabi ülkelerine olan özlemleri bize olan özlemleri onlara da hak verebiliyoruz. Onların bizi görmeleri fotoğraf çektirip imza istemeleri çok doğal şeyler ama tabi futbolcu arkadaşlarımız da bazen günde iki antreman yapıyor. Yoruluyoruz. Kamplarda bir odadayız. İnsan ister istemez sıkılıyor. Bazı sıkıntılar oluyor. Keyifleri olmadığı zamanlar olabilir. Zaten arkadaşlarımızın hepsi, elinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyor. Bazı durumlarda onların da takım arkadaşlarımızı mazur görmesi lazım. Güzellikle halletmemiz lazım. Biz de onları anlayışla karşılıyoruz. Yardımcı olmaya çalışıyoruz.
- Bu transfer döneminde artık kaptan olduğun için sana sorabilirim, ismin çok yazıldı, çizildi. Özellikle Avrupa'nın önemli kulüpleri ile ilgili olarak, aynı şekilde Servet ve Mehmet Topal'ın isimleri de yazıldı. Ama şuanda Galatasaray'ın futbolcususunuz. İlerleyen dönemde böyle bir hedef var mı? Başkan Sayın Adnan Polat'ın da ifade ettiği gibi Arda oynayacaksa üst düzey bir takımda oynamalı.
Ben bu sene Başkanımın yanına gittiğimde, Avrupa'dan teklifler olduğunu söylediğimizde Başkanım dedi ki; "Kariyer planlamanı bana bırak." Menajerim Ahmet Bulut'la beraber oturduk. "Başkanımız ve ben, gerektiği şekilde seni yönlendireceğiz" dedi. Bu tamamıyla ikisinin arasında. Ben sadece işime konsantreyim. Galatasaray kulübünde önemli bir görev üstlenmekteyim. Bunu en iyi şekilde yapabilmek için işimi düşünmek zorundayım. Onlar beni yönlendirecektir diye düşünüyorum. Büyüklerimin tecrübelerini, her zaman bana güzel şekilde yansıtacaklarını düşünüyorum.
- Diğer arkadaşlar için ne diyeceksin. Mehmet Topal ve Servet de gitmedi.
Servet Abi'nin Marsilya'da oyanmasını çok isterdim. Yaşı bizden büyük ve çok üst düzey bir futbolcu. Kalitesi tartışılmaz Avrupa'da oynadığı zaman Marsilya'dan daha büyük bir kulübe transfer olabileceğini düşünüyorum. Her zaman Mehmet Topal için bir tarafım Avrupa'da oynasın, bir tarafım gitmesin diyor. Mehmet Topal'la oynamaktan çok büyük keyif alıyorum. Çünkü hem onu bireysel olarak çok seviyorum hem de futbolculuğuna hayranım. Mehmet Topal da mutlaka bir gün gidecektir ama biraz daha beraber oynadıktan sonra giderse sevinirim.
- Mehmet Topal'la yaptığım röportajda, kendisi de aynı şeyi söyledi; "Galatasaray'da oynamaktan çok mutluyum. Bu formayı gururla temsil edebileceğim bir yere gidersem layıkıyla oynarım." Avrupa'da oynayan futbolculara baktığımız zaman Tuncay ve Nihat olsun Almanya'da yetişenleri bir kenera bırakıyorum, İstanbul'dan gidenleri söylüyorum. Kendi takımlarından güçlü ekiplere gittikleri zaman, tabiki birşeyler verebilirler ama Galatasaray gibi büyük bir takımdan sonra kendi liglerinin İngiltere'nin, İspanya'nın ve Almanya'nın orta sıralarında mücadele ettiklerinde pek zevki olmayacak. Avrupa Kupaları'da var işin içerisinde.
Açıkcası ben bu konuda size katılmıyorum. Bu bir temsil meselesidir; bizim ülkemizin temsile ihtiyacı var. Tabiki üst düzey takımlarda herkes oynamak ister. Ama bu insanlar bizim ülkemizin adını çok güzel duyuruyolar. Nihat Abi bir gol attığında, ona orada Turko diyorlar. Tuncay Abi'nin başarıları... Tuncay Abi her gol attığında ne kadar mutlu oluyoruz. Tugay Abi'nin oradan bir gönderilişi ülkemizin reklamı içinde çok özel. Bunların sayısının artması gerekiyor. Avrupa'da ülkemizi temsil eden futbolcuları çoğaltmalıyız ki, oralara daha çok futbolcu verebilelim ve üst düzey takımlarda futbolcularımız yer alsın.
- Benim kast ettiğim sizin gibi üst düzey futbolcular. 3-4 ya da 5-6 altı oyuncunun en üst tabakadaki takımlarda yer alması gerekiyor.
Tabiki bizlerde öyle arzu ediyoruz ama şartlar ne getirir bilemiyoruz
- Dünya Kupası elemeleriyle ilgili son 4 maçı kazanmak zorundayız. Kendi maçlarımız dışında bir de Bosna Hersek'in puan kaybetmesini bekliyoruz. Sence gidebilecek miyiz Dünya Kupası'na?
Türk Milli Takımı dört maçını kazandığı zaman Dünya Kupası'na gidecektir. Yani baraj maçlarına kalıp gideceğini düşünüyorum. Bu milli takımla, yapılamaz ve başarılamaz denilen şeyleri yaptık. Orada ayrı bir arkadaşlığımız ve ayrı bir havamız var. Ben gene yapabileceğimize inanıyorum. Bundan da şüphem yok. 4 maçı da geçtikten sonra Bosna Hersek'in puan kaybedeceğini düşünüyorum. Çünkü İspanya maçları var. Kaybettikleri zaman biz mutlaka Dünya Kupası'na gideceğiz. İnancım sonsuz. Tek isteğim ülkedeki her insanın buna aynı şekilde inanması.
- O elektrik, o güç ve o ruhu hissetmek istiyorsunuz
Milli takım durumu çok ayrı bir durum. Hep beraber hareket etmek lazım. Çünkü oradaki bir kişinin veya bir takımın 22 kişinin 30 kişinin başarısı değil. Bütün ülkenin başarısı. Her yerdeki insanın buradaki, Avrupa'daki gurbetçilerimizin başarısı. Daha buraya geldiğim zaman Galatasaray formalı Arda'dan çok milli takımdaki 14 numaralı Arda forması görüyorum. Bu çok daha ayrı bir gurur. O yüzden milli takım olgusunu hep beraber düşünmek lazım.
- 2002'de Dünya üçüncüsü olduk. Daha sonra Avrupa Şampiyonası'nda geçen sene finalin kapısından döndük. Ama neden kesik kesik oluyor bu başarılar. Mesela bu eleme grubunda hiç beklenmedik maçlarda puan kaybeden bir milli takım görüntüsü var. Hala milli takım ekolü oluşturamadık mı?
Bence futbol ekolü oluşturduğumuzu düşünüyorum. Ama ben şuna da inanıyorum açıkçası. Herkes, milli takımın başarılı olmasını istemiyor. Maalesef ben buna inanıyorum. Hocamızın çok defa söylediği bir şey vardı: "Sadece üç günlük süreçte cumartesiden çarşambaya kadar oynanan kısımda futbolcumu eleştirmeyin destek verin" Bu süreçte bile Türk spor basını bizi birçok yerde rahat bırakmadı. Biz onlar için sahadayız. Biz Türk insanı için sahadayız. Bu takım gösterdi ki Avrupa üçüncüsü olarak 2002'de gösterdi ki bu takım dünyanın en iyi takımlarıyla kapışabilir. Kafa kafaya oynayabilir. Şimdi burada bireysel performanslar da kötü olmuş olabilir, maçlar kötü geçmiş olabilir. Ama kaybedilmiş bir şey yok. Halen Dünya Şampiyonası'na gidebiliriz. Dünya Şampiyonası'na gitmeyedebiliriz. Bu futbolcular alkışlanmalı. Biz gerçekten ülkemizi iyi temsil ediyoruz. Biz her maçta iyi futbol oynamaya çalışıyoruz. Tabiki tercihler milli takım hocasının kararıdır. Hiçbir zaman bireysel olarak düşünülmemelidir. Sanmıyorumki milli takımda ah şu takımdan şu oyuncuyu alayım asla öyle düşünmüyodur. Herkes milli takımın başarısını düşünüyor. O yüzden hep beraber bir olgu içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Beraber birlik beraber başarıyı getirecektir.
Kaynak : CİHAN Haber Ajansı |