Yazar |
Mesaj |
-
sanal-reklam
Uzman Üye
|
10.12.2008, 18:44 (UTC) Mesaj konusu: İşte Fenerbahçenin Gerçek Kuruluş Öyküsü /Resmilik içerir. |
|
|
Kadıköy ve Fenerbahçesi;
İstanbul’un Kadıköy yakası; Allah’ın, yeryüzünü yaratırken kesinlikle ayrıcalıklı davrandığı bir eşsiz yöre... Tarihlerin henüz 1900 yılına ulaşmadığı İstanbul’da, Kalamış’ıyla
Fenerbahçe’siyle, Caddebostan’ı Suadiye’si Moda’sı ile adeta bir rüya beldesi... Göz alabildiğine bomboş arsalarla yemyeşil çayırlara sahip bu yörede, doğanın insanları spor yapmak için sanki teşvik ettiği yıllar...
Ve de, İstanbul’un silüeti deniz üzerinde uzaklardan perde perde yansıyıp dalgalanırken, Fenerbahçe Burnu’nda yanıp sönerek yol gösteren bir fener Türk sporuna önderlik edeceği bir kulübe sembol olmanın da gururu içinde, Adalar’a, Marmara’ya, daha da ötesi uzak yıllara doğru aynı şevkle ışık saçacağı günlerin özlemi ile çakıp durmaya başlamıştı sanki... Ve de Kadıköy, o dönemlerde en güzel semti olan Fenerbahçesi’nin bağrından çıkaracağı takımını önce yakınlara, sonra da yarınlara armağan edeceği günleri bekliyordu gayri...
Kuşdili Çayırında İlk Futbol Oyunu;
İlk futbol oyununun, bugünkü anlamıyla ilk kez 1823 yılında İngiltere’de oynanmaya başlamasının üzerinden neredeyse yıllar ve yıllar geçmişti. Nihayet tarihler 1890’lı yıllara ulaştığında, Moda’da oturan İngiliz’ler de bu keyifli spordan iyice etkilenmiş ve o yemyeşil arsaların bulunduğu Kadıköy’ün geniş alanlarında, futbolu oynamaya başlamışlardı. Seyri çok keyifli bu oyunun, çevredeki Türk gençlerinde de ilgi uyandıracağı ve de bu sporu onlara sevdireceği pek tabii idi ve hatta da kaçınılmazdı. Ama ne var ki, o sıralarda süren monarşi rejimi nedeniyle Müslüman Türkler için cemiyet kurmanın ve hatta mevcut cemiyetlere dahi üye olmanın yasak olmasından dolayı, Kadıköy Çayırlarında top koşturan İngiliz gençlere yine ancak Rum gençleri eşlik edebilmekteydi. Yine de, hemen her akşamüstü bilhassa Kuşdili Çayırında yapılan bu futbol maçları ya da antrenmanları, Kadıköy halkının büyük bir kesiminin ilgisini çekmekte, genellikle akşamüstleri zevk için de olsa oynanan bu futbol oyunu için, Kalamış’tan, Moda’dan, Kuyubaşı’ndan, ve hatta Haydarpaşa civarlarından gelecek öbek öbek halkı, gününe ve hava durumuna göre küçük ya da büyük kümeler halinde bu oyunu seyretmeye yöneltmekteydi. Kadıköy halkının ekserisi ikindi sularında ayaklanır, günlerden Cuma ve Pazar değilse yani Kurbağalıdere’nin kenarındaki salaş tiyatroda Komik Hasan’ın tuluat kumpanyası oynanmıyorsa Kuşdili Çayırı’na doğru yola koyulurlardı. Yok, eğer günlerden Cuma ya da Pazar ise de, Moda’ya doğru ya da şimdiki Fenerbahçe Stadyumu’nun bulunduğu Papazın Çayırı’na doğru yola koyulurlardı (*1). Omuzdaş kılıklı, burma bıyıklı tüylü tüysüz gençler, yanlarında boy boy çocuklarla hanım nineler ve de orta yaşlı hatunlar, Arap bacılar, ahretlikler, kahvede pineklemekten usanan efendi kişiler, burada çayırı çepeçevre kuşatır, kadınlar getirdikleri kilimleri yayarlar, erkeklerin kimi toprağa bağdaş kurar, kimi büyükçe bir taşa oturur, kimi ayakta dururdu. Sucusu, dondurmacısı, kağıt helvacısı, simitçisi, baloncusu, Eyüp oyuncakçısı velhasılı satıcıların her çeşidi burada arzı endam eyler, burayı adeta panayır yerinden farksız kılardı. Ortadaki saha olacak alanda ise, kapı gibi gövdeli, başları açık, renk renk gömleklerinin kolları sıvalı, göğüsleri fora, bacaklarından dizkapaklarına kadar şortlu bir alay adam soluk soluğa koşuşurlar, birbirlerine çarpıp çarpıp, alt alta üst üste mecelleşirler, güya da top oynarlardı. Oynanan bu futbollardan örnek alan bazı gençler, Kadıköy’ündeki arsalarda ya da geniş çayırlarda onlar gibi top oynamaya heveslenir, karman çorman bir biçimde, bir harradır bir gürradır gider, topa en çok vuranla onu en havalara yükselten erbab sayılırdı. Ne var ki bir süre sonra, bir başka deyişle 1900’lü yıllara iyice yaklaşılmasıyla birlikte, Moda’da oturan İngiliz gençlerinin artık modern futbolu oynamaya başlamaları ve dolayısıyla da oynadıkları futbolu daha seyredilir bir halde sunmaları, kendilerini hayran hayran seyreden Kadıköy’lü gençlerin yüreklerinde birtakım kıpırdanmalara sebep oluyor, onlar gibi organize bir takım kurma isteklerini ise, vazgeçilemez bir tutkuya dönüştürmeye başlıyordu.
Kadıköy Football Association ;
1890’lı yıllarda İstanbul Moda’da yaşayan İngiliz ailelerinden La Fontaine, Giraud, Whittall, Charnaud, Pears, Armitage aileleri Kadıköy ve Moda’nın çayırlarında kendi aralarında bu oyunu yeni yeni oynamaya başladıklarında, İzmir’de yaşayan İngiliz aileleri, Bornova çayırlarında bu oyunu çoktan oynamaya başlamışlardı bile (*2). Zira sosyal ve idari bakımdan payitaht İstanbul’a uzak ve rahat iki şehir olan Selanik ile İzmir, 1870’li yıllarda Osmanlı’nın futbol oyunu için ilk taraftar bulduğu toprakları oluyor, futbol oyunu o dönemlerde dini inançların da etkisi ile Müslüman Türkler arasında gelişemediğinden, böylece de Osmanlı toprakları üzerinde ilk defa gayrimüslim ve levanten (ülkede yerleşmiş bulunan yabancı uyruklu) vatandaşlar tarafından oynanıyordu.
Moda’da futbolla tanışan ilk ailelerin İstanbul’da İngiltere elçiliği personeli görevlileriyle aralarında yaptıkları maç rekabetini, 1894 yılında İzmir’de “Football Club Smyrne”nin kurulması ile birlikte İstanbul - İzmir rekabeti izlemeye başlıyordu (*3). İzmir’de futbolun öncülüğünü yapan James La Fontaine, 1889 yılında İstanbul’a yerleştiğinde, Kadıköy’de İngilizlerin futbol-rugby karışımı bir oyun oynadıklarını görmüş ve onlarla kısa zamanda dostluk kurarak, daha iyi bildiği futbol oyununu onlara kabul ettirmişti. Tarihler 1897 yılını gösterdiğinde, James La Fontaine ve arkadaşları Kadıköy yakasında ilk kez bir futbol takımı olarak Kadıköy Football Association adı altında toplanıyor, takımı oluşturan İngiliz, Rum, Ermeni gençleri, genelde İstanbul’a sefere gelen İngiliz gemicilerle oynadıkları oyunlarını Kadıköy’ün çayırlarında sürdürüyor, ve her akşamüstü (ilk bölümde geniş bir biçimde sunduğumuz) o kalabalık izleyici kitlesine de seyrettiriyorlardı. Bu müsabakalar halkın öylesine ilgisini çekmişti ki “Football Association” takımı, iki yıl içerisinde “İzmir Karması” ile karşılıklı olarak futbol maçları yapmaya yönelmişti.
“BLACK STOCKING FC” Kuruluyor ;
Ne var ki, Sultan 2. Abdülhamid’in padişahlığının sürdüğü o dönemde, mevcut monarşi rejiminin korunması amacıyla Türk gençlerinin dernek kurmaları yasaktı. Bu durum ise, yabancı ve azınlıkların top koşturdukları kendi topraklarında futbol oynamanın imkan ve zevkinden mahrum olan ve onların aralarına karışarak oynamak istedikleri bu cazip oyunu ancak gıpta ile seyretmekle yetinen Kadıköylü Müslüman Türk gençleri arasında, sadece üzüntü değil aynı zamanda tabii ki öfke ve hırs da uyandırıyordu. İşte her türlü tehlikeyi göze alan bu gençlerden, deniz öğrencisi Fuat Hüsnü (Kayacan), eski hariciyecilerden Reşat Danyal ve Mehmet Ali ile, Kuşdili’nde Papazın Çayırı adı verilen topraklarda meşin yuvarlağa vuruşlar yapan arkadaşları bu özlemin sona ermesini amaçlıyorlar, ve 1899 yılında da, devrin hafiye ve jurnalcilerinin dikkatlerinden kaçmak ve hışımlarından korunmak amacıyla bir İngiliz adı altında Black Stocking FC (Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü) ‘nü kuruyorlardı. Ancak siyah çorap ve kırmızı üst formaları ile Türk gençlerinin oluşturduğu bu ilk Türk spor ve futbol topluluğu daha ilk maçlarında hafiyelerin baskınına uğruyor ve hemen dağıtılıyordu.
1899; Fenerbahçe’nin Gerçek Kuruluş Yılı
Burada dikkati çeken en önemli nokta; Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Black Stocking FC ismi altında 1899 yılındaki bu ilk girişimindeki öncülük yapan gençler ile, ilerideki yıllarda kurulacak olan Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) ismi altında toplanan gençlerin genelde aynı kişiler olacağıydı. Dolayısıyla FENERBAHÇE KULÜBÜ kuruluşunu gayri resmi olarak 1899 yılında gerçekleştirmiş, ne var ki iki kez kapatılmaları nedeni ile faaliyetlerine, ancak resmi kuruluş yılları olan 1907 yılında geçebilmişti. Görülen odur ki; Black Stocking F.C. ya da Kadıköy Futbol Kulübü isimleri, amaç karşısında birer araçtırlar (*4). Ayrıca İstanbul’da kurulan futbol kulüplerinin listeleri incelendiğinde de; Moda Futbol Kulübü (1896), Cadi-Keuy Football Club (1899) ve Imogen (1900) takımlarının İngiliz uyruklular tarafından, Elpis (1900) takımının Rumlar tarafından, Black Stocking (1899), Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerinin ise Osmanlı uyruklular tarafından kurulmuş oldukları da zaten görülmektedir. ______________ Sanal-reklam.tr.gg Hakkında Akıllara Takılan Tüm Soruların Yanıtları www.sanal-reklam.tr.gg'de Mevcuttur.İncelemenizi Tavsiye Ediyoruz. |
|
↑
|
|
|
-
ua1905ua
Uzman Üye
Konum: la ilaha illa allah muhammed rasul allah
|
10.12.2008, 19:21 (UTC) Mesaj konusu: Re: İşte Fenerbahçenin Gerçek Kuruluş Öyküsü /Resmilik içeri |
|
|
sanal-reklam yazmış: Kadıköy ve Fenerbahçesi;
İstanbul’un Kadıköy yakası; Allah’ın, yeryüzünü yaratırken kesinlikle ayrıcalıklı davrandığı bir eşsiz yöre... Tarihlerin henüz 1900 yılına ulaşmadığı İstanbul’da, Kalamış’ıyla
Fenerbahçe’siyle, Caddebostan’ı Suadiye’si Moda’sı ile adeta bir rüya beldesi... Göz alabildiğine bomboş arsalarla yemyeşil çayırlara sahip bu yörede, doğanın insanları spor yapmak için sanki teşvik ettiği yıllar...
Ve de, İstanbul’un silüeti deniz üzerinde uzaklardan perde perde yansıyıp dalgalanırken, Fenerbahçe Burnu’nda yanıp sönerek yol gösteren bir fener Türk sporuna önderlik edeceği bir kulübe sembol olmanın da gururu içinde, Adalar’a, Marmara’ya, daha da ötesi uzak yıllara doğru aynı şevkle ışık saçacağı günlerin özlemi ile çakıp durmaya başlamıştı sanki... Ve de Kadıköy, o dönemlerde en güzel semti olan Fenerbahçesi’nin bağrından çıkaracağı takımını önce yakınlara, sonra da yarınlara armağan edeceği günleri bekliyordu gayri...
Kuşdili Çayırında İlk Futbol Oyunu;
İlk futbol oyununun, bugünkü anlamıyla ilk kez 1823 yılında İngiltere’de oynanmaya başlamasının üzerinden neredeyse yıllar ve yıllar geçmişti. Nihayet tarihler 1890’lı yıllara ulaştığında, Moda’da oturan İngiliz’ler de bu keyifli spordan iyice etkilenmiş ve o yemyeşil arsaların bulunduğu Kadıköy’ün geniş alanlarında, futbolu oynamaya başlamışlardı. Seyri çok keyifli bu oyunun, çevredeki Türk gençlerinde de ilgi uyandıracağı ve de bu sporu onlara sevdireceği pek tabii idi ve hatta da kaçınılmazdı. Ama ne var ki, o sıralarda süren monarşi rejimi nedeniyle Müslüman Türkler için cemiyet kurmanın ve hatta mevcut cemiyetlere dahi üye olmanın yasak olmasından dolayı, Kadıköy Çayırlarında top koşturan İngiliz gençlere yine ancak Rum gençleri eşlik edebilmekteydi. Yine de, hemen her akşamüstü bilhassa Kuşdili Çayırında yapılan bu futbol maçları ya da antrenmanları, Kadıköy halkının büyük bir kesiminin ilgisini çekmekte, genellikle akşamüstleri zevk için de olsa oynanan bu futbol oyunu için, Kalamış’tan, Moda’dan, Kuyubaşı’ndan, ve hatta Haydarpaşa civarlarından gelecek öbek öbek halkı, gününe ve hava durumuna göre küçük ya da büyük kümeler halinde bu oyunu seyretmeye yöneltmekteydi. Kadıköy halkının ekserisi ikindi sularında ayaklanır, günlerden Cuma ve Pazar değilse yani Kurbağalıdere’nin kenarındaki salaş tiyatroda Komik Hasan’ın tuluat kumpanyası oynanmıyorsa Kuşdili Çayırı’na doğru yola koyulurlardı. Yok, eğer günlerden Cuma ya da Pazar ise de, Moda’ya doğru ya da şimdiki Fenerbahçe Stadyumu’nun bulunduğu Papazın Çayırı’na doğru yola koyulurlardı (*1). Omuzdaş kılıklı, burma bıyıklı tüylü tüysüz gençler, yanlarında boy boy çocuklarla hanım nineler ve de orta yaşlı hatunlar, Arap bacılar, ahretlikler, kahvede pineklemekten usanan efendi kişiler, burada çayırı çepeçevre kuşatır, kadınlar getirdikleri kilimleri yayarlar, erkeklerin kimi toprağa bağdaş kurar, kimi büyükçe bir taşa oturur, kimi ayakta dururdu. Sucusu, dondurmacısı, kağıt helvacısı, simitçisi, baloncusu, Eyüp oyuncakçısı velhasılı satıcıların her çeşidi burada arzı endam eyler, burayı adeta panayır yerinden farksız kılardı. Ortadaki saha olacak alanda ise, kapı gibi gövdeli, başları açık, renk renk gömleklerinin kolları sıvalı, göğüsleri fora, bacaklarından dizkapaklarına kadar şortlu bir alay adam soluk soluğa koşuşurlar, birbirlerine çarpıp çarpıp, alt alta üst üste mecelleşirler, güya da top oynarlardı. Oynanan bu futbollardan örnek alan bazı gençler, Kadıköy’ündeki arsalarda ya da geniş çayırlarda onlar gibi top oynamaya heveslenir, karman çorman bir biçimde, bir harradır bir gürradır gider, topa en çok vuranla onu en havalara yükselten erbab sayılırdı. Ne var ki bir süre sonra, bir başka deyişle 1900’lü yıllara iyice yaklaşılmasıyla birlikte, Moda’da oturan İngiliz gençlerinin artık modern futbolu oynamaya başlamaları ve dolayısıyla da oynadıkları futbolu daha seyredilir bir halde sunmaları, kendilerini hayran hayran seyreden Kadıköy’lü gençlerin yüreklerinde birtakım kıpırdanmalara sebep oluyor, onlar gibi organize bir takım kurma isteklerini ise, vazgeçilemez bir tutkuya dönüştürmeye başlıyordu.
Kadıköy Football Association ;
1890’lı yıllarda İstanbul Moda’da yaşayan İngiliz ailelerinden La Fontaine, Giraud, Whittall, Charnaud, Pears, Armitage aileleri Kadıköy ve Moda’nın çayırlarında kendi aralarında bu oyunu yeni yeni oynamaya başladıklarında, İzmir’de yaşayan İngiliz aileleri, Bornova çayırlarında bu oyunu çoktan oynamaya başlamışlardı bile (*2). Zira sosyal ve idari bakımdan payitaht İstanbul’a uzak ve rahat iki şehir olan Selanik ile İzmir, 1870’li yıllarda Osmanlı’nın futbol oyunu için ilk taraftar bulduğu toprakları oluyor, futbol oyunu o dönemlerde dini inançların da etkisi ile Müslüman Türkler arasında gelişemediğinden, böylece de Osmanlı toprakları üzerinde ilk defa gayrimüslim ve levanten (ülkede yerleşmiş bulunan yabancı uyruklu) vatandaşlar tarafından oynanıyordu.
Moda’da futbolla tanışan ilk ailelerin İstanbul’da İngiltere elçiliği personeli görevlileriyle aralarında yaptıkları maç rekabetini, 1894 yılında İzmir’de “Football Club Smyrne”nin kurulması ile birlikte İstanbul - İzmir rekabeti izlemeye başlıyordu (*3). İzmir’de futbolun öncülüğünü yapan James La Fontaine, 1889 yılında İstanbul’a yerleştiğinde, Kadıköy’de İngilizlerin futbol-rugby karışımı bir oyun oynadıklarını görmüş ve onlarla kısa zamanda dostluk kurarak, daha iyi bildiği futbol oyununu onlara kabul ettirmişti. Tarihler 1897 yılını gösterdiğinde, James La Fontaine ve arkadaşları Kadıköy yakasında ilk kez bir futbol takımı olarak Kadıköy Football Association adı altında toplanıyor, takımı oluşturan İngiliz, Rum, Ermeni gençleri, genelde İstanbul’a sefere gelen İngiliz gemicilerle oynadıkları oyunlarını Kadıköy’ün çayırlarında sürdürüyor, ve her akşamüstü (ilk bölümde geniş bir biçimde sunduğumuz) o kalabalık izleyici kitlesine de seyrettiriyorlardı. Bu müsabakalar halkın öylesine ilgisini çekmişti ki “Football Association” takımı, iki yıl içerisinde “İzmir Karması” ile karşılıklı olarak futbol maçları yapmaya yönelmişti.
“BLACK STOCKING FC” Kuruluyor ;
Ne var ki, Sultan 2. Abdülhamid’in padişahlığının sürdüğü o dönemde, mevcut monarşi rejiminin korunması amacıyla Türk gençlerinin dernek kurmaları yasaktı. Bu durum ise, yabancı ve azınlıkların top koşturdukları kendi topraklarında futbol oynamanın imkan ve zevkinden mahrum olan ve onların aralarına karışarak oynamak istedikleri bu cazip oyunu ancak gıpta ile seyretmekle yetinen Kadıköylü Müslüman Türk gençleri arasında, sadece üzüntü değil aynı zamanda tabii ki öfke ve hırs da uyandırıyordu. İşte her türlü tehlikeyi göze alan bu gençlerden, deniz öğrencisi Fuat Hüsnü (Kayacan), eski hariciyecilerden Reşat Danyal ve Mehmet Ali ile, Kuşdili’nde Papazın Çayırı adı verilen topraklarda meşin yuvarlağa vuruşlar yapan arkadaşları bu özlemin sona ermesini amaçlıyorlar, ve 1899 yılında da, devrin hafiye ve jurnalcilerinin dikkatlerinden kaçmak ve hışımlarından korunmak amacıyla bir İngiliz adı altında Black Stocking FC (Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü) ‘nü kuruyorlardı. Ancak siyah çorap ve kırmızı üst formaları ile Türk gençlerinin oluşturduğu bu ilk Türk spor ve futbol topluluğu daha ilk maçlarında hafiyelerin baskınına uğruyor ve hemen dağıtılıyordu.
1899; Fenerbahçe’nin Gerçek Kuruluş Yılı
Burada dikkati çeken en önemli nokta; Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Black Stocking FC ismi altında 1899 yılındaki bu ilk girişimindeki öncülük yapan gençler ile, ilerideki yıllarda kurulacak olan Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) ismi altında toplanan gençlerin genelde aynı kişiler olacağıydı. Dolayısıyla FENERBAHÇE KULÜBÜ kuruluşunu gayri resmi olarak 1899 yılında gerçekleştirmiş, ne var ki iki kez kapatılmaları nedeni ile faaliyetlerine, ancak resmi kuruluş yılları olan 1907 yılında geçebilmişti. Görülen odur ki; Black Stocking F.C. ya da Kadıköy Futbol Kulübü isimleri, amaç karşısında birer araçtırlar (*4). Ayrıca İstanbul’da kurulan futbol kulüplerinin listeleri incelendiğinde de; Moda Futbol Kulübü (1896), Cadi-Keuy Football Club (1899) ve Imogen (1900) takımlarının İngiliz uyruklular tarafından, Elpis (1900) takımının Rumlar tarafından, Black Stocking (1899), Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerinin ise Osmanlı uyruklular tarafından kurulmuş oldukları da zaten görülmektedir.
evet bunlar dogru fenerbahcenin tarihi yukaridaki belirtiyin gibi yani dediyin cok dogru ama velakii bir eksik var ve bu eksik bilerek veya bilmiyerek fenerbahce tarihinden silinmeye calisiyor benim demek istediyim bu yani yine soyluyorum dediyin dogru fenerbahcenin tarihi yazidigin gibi ama bir eksik var
o eksik ne mi buyrun
ua1905ua yazmış: Eski Galatasaray asbaşkanlarindan Avukat Haluk Uğur sordu: "Bilir misin Fenerbahçe niçin kurucusunun adını hiçbir tesisine vermez, özellikle de o çok gurur duyduğu stadına..." Diğer bir sorusu ise "Nasıl olur da, hemen hemen her Fenerbahçeli Galatasaray'ın kurucusu Ali Sami Yen'i bilir de, nedense Fenerbahçe'nin kurucusunun kim olduğunu bilen bir Galatasaray'lı bulmak bir yana, bir Fenerbahçe'li bile bulmakta zorluk çekersiniz." Haluk Uğur'a göre Fenerbahçe bile bile kendi tarihini tahrif etmiş bir kulüptür. Bunun sebebi ise, bir Galatasaray Liseli'nin gerçek kurucuları olmasıdır.
Avukat Uğur bu hikayeyi rahmetli Ali Sami Yen'in kendi ağzından bir Galatasaray kongresinde dinlemiş.
O dönemler Galatasaray Lisesi'nde öğrenci olan ve Galatasaray takımında oynayan Galip ismindeki oyuncu, Ali Sami Yen'e Galatasaray'a rakip olacak bir Türk takımı daha olsa ne kadar iyi olacağını ifade eder. Rahmetli başkanımız da "Galip, sen niçin buna ön ayak olmuyorsun?"der ve takımdan ayrılmasına izin verir. Fenerbahçe'nin kurulmasına destek verir.
Bu destekle Fenerbahçe Galip Bey öncülüğünde, karşı tarafta Kuşdili'nde "Sütçü Bulgar"ın kulübesi tabir edilen mekanda kurulur. Bir rivayete göre de Fenerbahçe'nin sarı lacivertli formasi, Galatasaray'ın uğursuz olduğu gerekçesiyle bir daha giymediği sadece bir kere giyilmiş sarı lacivertli formalardır. Galip Bey'den Fenerbahçe sitelerinin tarihçe bölümlerinde kurucu olarak bahsedilmiyor. Fakat aynı Galip (Kulaksızoğlu), Fenerbahçe resmi sitesinde 1911'de Fenerbahçe başkanı olarak görülüyor.
Bu konu burada bitmiyor. Galatasaray'ın ilk yurtdışı maçında Macaristan'da Galatasaray takımında oynayan bir Galip Bey var. Türk futbolu yurtdışına ilk kez 1911 Eylül ayında çıktı. Ve bir Türk takımı, Avrupa sahalarında ilk maçını 11 Eylül 1911 günü, Macaristan'ın Kolojvar kentinde, bu kentin adını taşıyan Kolojvar takımıyla yaptı. Bu Türk takımı Galatasaray idi. Ahmet Robenson, Neşet İsmet, Cevat, Hasan, Bekir Bircan-Dalaklı Hüseyin, İdiris, Celal (Şehit), Galip Kulaksızoğlu!!!!, Emin Bülent Serdaroğlu'ndan kurulu Galatasaray, Türk futbolunun yurtdışındaki bu ilk maçında Macar Kolojvar'a 5-1 yenildi.
Fenerbahçe tarihinden utanıyor mu?
Kurucu başkanları olduğunu iddia ettikleri Nurizade Ziya Songülen'i bir kere kabri başında andıklarını duymuş yada görmüş olan var mı?
Bir tesiste bu muhterem zat'ın adını gören var mı peki?
Bu kadar vefasızlık olur mu? Yoksa gerçek kurucuları başkası mı?
sevgiler saygilar
hepiniz allaha emanet olun bu kutsal gurban bayramimizda birbirimize sahip cikalim derim
kimin neyi kurdugu aslinda önemli degil
¨
diyecegim tek sey birbirimize laf atmiyalim birbirimize stadlarda pet siseleri cakmaklar telefonlar taslar veya sert madeler atacagimiza birbirimize güller atalim cicekler atalim sevgimizi verelim
bizden kücük spor sever kardeslerimize örnek olalim sevgiyi saygiyi gösterelim simdi bizden kücük olan yani bizden sonra gelecek olan jenerasyon bizden ne görüyorsa onu uyguliyacaktir bunlari dusunelim onlarin önlerini acalim
yani böyle diyelim 15 yaslarinda bir genc delikanli fenerbahceli veya galatasarayli farketmez bir abisini gördü abi de 25-30 yaslarinda ve ayni takimi tutuyorlar bu 15 yasindaki genc cocuk 25-30 yasindaki adam takimini nasil davraniyorsa 15 yasindaki genc delikanli 25-30 yaslarina geldiyinde o adami örnek alir ve aynisini yapar yani biz bizden sonra gelecek olan jenerasyona örnek kisiler oldugumuzu unutmiyalim
insallah anlatabildim ne demek istediyimi
galatasarayli,fenerbahceli,besiktasli farketmez hepimiz ayni vatanin evlatlariyiz bu vatan bizim arkadaslar bunu hep söyledim nasilki bir milli macta beraber sarkilar söyliyebiliyorsak bir gs-fb derbi macindan sonra da hep beraber sarki söyliyerek stadlardan ayrilmamiz en dogrusu bi dusunun aileni aliyorsun stada gidiyorsun af edersiniz binn küfür yiyip eve dönuyorsun iste biz bunu degistirmemiz gerekir ve taraftar olarak bunu degistirmek bize düser
______________ Dalga geçerim ama kırmam. Ciddiye alırım ama takmam. Çevremde birçok arkadaşım olabilir ama hepsini dostum yapmam, Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz!!! CW |
|
↑
|
|
|
-
trggcanavari
Bedava-Sitem Bağımlısı
Konum: S a n a l c i t y ! Bedava-Sitem Support Team
|
10.12.2008, 19:44 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
ua1905ua yazmış: ...
trggcanavari
simdi kardes dediklerin kesinlikle dogrudur ama
1911 de galip kulaksizoglu´nun fenerbahceye baskanlik olarak cok buyuk emegi gecmisdir bizim anlatmak istediyimiz aslinda buydu feneri galatasarayin kurmasi okadar da onemli degil
sadece galatasarayli oldugu icin fenerbahce tarihinden silinmemesini istediyimiz icin bu baslik acildi
...
:S :S
Fenerbahçe'nin temelini olusturan takım 1899'da kuruldu dimi ?
O kapandıktan sonra 1902'de Kadıköy Klubü adı altında devam etti dimi ?
O da kapandıktan sonra 1907'de Fenerbahçe adını alarak yoluna devam etti dimi ?
Sen burda "Fenerbahçe'de 1911'de Galip Kulaksızoğlu başkanlık yapmış." diyorsun.
Eeee ne olacakmış ? Fenerbahçe'nin temelleri zaten 1899'da atılmadı mı ? Tamam onu da geçtim Fenerbahçe adıyla 1907'de kurulmadı mı ? Aradan yıllar geçtikten sonra Galatasaraylı bir ismin Fenerbahçe'de başkanlık yapması Fenerbahçe'yi onun kurduğunu da göstermez !
Senin mantığın şuna dayanır o zaman:
Şuan Aziz Yıldırım çeşitli sebeplerden dolayı FB'den ayrılıp GS'ye başkan oldu. Ve GS'deyken bayaa iyi işler yaptı diyelim...
Ne yani aradan yıllar geçtikten sonra Fenerbahçe'li bir başkanın Galatasaray'ı yönetmesinden dolayı GS'yi FB kurdu die forumlarda adamın teki başlık mı açacak =)
Çok saçma ya olaya bak =/ ______________ http://TRGGCANAVARI.TR.GG => Hakkımda bir yazı yazdım okuyunuz. |
|
↑
|
|
|
-
ua1905ua
Uzman Üye
Konum: la ilaha illa allah muhammed rasul allah
|
10.12.2008, 21:41 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
dediklerini anliyorum ama soyle diyim sana
fenerbahcenin temeli 1899 da atildi diyorsun ama temel atildi futbolcular kimden geldi galatasaraydan geldi yani temel 1989 atilmis olabilir örnek bir evin temelini atarsin isler istediyin gibi gitmez birakirsin sonra baskasi gelir o temel uzerinde yüksek binalar kurar galip kulaksizoglu 1911 de galatasaraydan ayrilarak ve yaninda bazi galatasaray futbolcularini alarak fenerbahcenin ayakta durmasinda pay sahibi´dir cünki 1911 de galip kulaksizoglu galatasaraydan ayrilmasaydi ve baskanlik arti futbol oynamasaydi fenerbhcenin durumu suanki gibi olmazdi fenerbahce ismi 1899 beri var evet ama fenerbahcenin gercek anlamda kurulus tarihleri 1907 den 1911 arasidir
dediyim gibi 1907 de fenerbahce adini aldi ve sonrasinda futbolcular getirlmesi gerekirdi bir rakip olusturmak gerekirdi bu rakip takimi da kuran galip kulaksizoglu dur 1911 de de galip kulaksizoglu bunu basarmisdir ve rakip takim olabilme yolunda buyuk adimlar atmisdir ve sonunda fenerbahceyi gercek anlamda futbol musabakalarina cikmasini saglamisdir
ilk adımlarında da takımımızda çalışmış olan galatasaraylılar emek vermiştir. nasil diyorsan soyle izah ediyim
fenerbahce ilk kurulduğunda yabancilardan olusuyordu ve kurulmamisdi sadece ismi vardi onun icin fenerbahce yi takviye etmek ve bir rakip yaratmak için bizden ayrılan hasan fuat, hamit husnu kayacan, hasan kamil, galip kulaksizoglu, ismet, Hikmet gibi futbolcular fenerbahcenin gercek futbol takimi olmasi icin buyuk cabalar göstermisdir
eyer bazi arkadaslar galip kulaksizoglu nun fenerbahceyle hic bir ilgisi yok diyorsa buna ne demeli altaki yaziyi okuyunuz..!!
Galip Kulaksızoğlu, Fenerbahçe'nin kurucuları arasında yer alır.
17 yıl Fenerbahçe forveti ve defansında oynadı. 216 maçta rakip filelere 73 gol attı. Takım kaptanı ve antrenörlük görevleri aldı. O dönemde milli maç yapılmadığından dolayı milli formayı giyme şansı bulunamadı. İstanbul Karması kaptanlığına seçildi.
Futbo zekası, tekniği üstün, cesur, çevik ve takım oyun anlayışı olgun bir futbol yıldızı olarak büyük üne sahip oldu. Komple bir sporcu olan Kulaksızoğlu aynı zamanda tenis, hokey ve kürek sporlarında da devrin önde gelen isimlerindendi. Sağlam karakteri ve sportmenliği ile herkesin sevgisini kazanan Kulaksızoğlu, Fenerbahçe tarihinin önemli isimlerinden birisidir.
arkadaslar iyi niyetinize siginiyorum beni bagislayin amacim sizilerin kalpinizi kirmak degil fenerbahceli kardeslerimizin benim gözümde bir galatasarayli kardesim ne kadar degerliyse bir fenerli de okadar degerlidir
iki gözüm sizin olsun arkadaslar ______________ Dalga geçerim ama kırmam. Ciddiye alırım ama takmam. Çevremde birçok arkadaşım olabilir ama hepsini dostum yapmam, Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz!!! CW |
|
↑
|
|
|
-
ua1905ua
Uzman Üye
Konum: la ilaha illa allah muhammed rasul allah
|
10.12.2008, 21:44 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
kardes aradan yilar gecmesiyle alakasi yok fenerbahce 1988 de kurudlu dogrudur ama adi sani fenerbahce degildi 1907 de camia kuruldu 1911 de galip kulaksiz oglu rakip takim cikardi yani futbolculari getirdi ben bunu demeye calisiyorum ______________ Dalga geçerim ama kırmam. Ciddiye alırım ama takmam. Çevremde birçok arkadaşım olabilir ama hepsini dostum yapmam, Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz!!! CW |
|
↑
|
|
|
-
ua1905ua
Uzman Üye
Konum: la ilaha illa allah muhammed rasul allah
|
10.12.2008, 21:53 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
trggcanavari yazmış: ua1905ua yazmış: ...
trggcanavari
simdi kardes dediklerin kesinlikle dogrudur ama
1911 de galip kulaksizoglu´nun fenerbahceye baskanlik olarak cok buyuk emegi gecmisdir bizim anlatmak istediyimiz aslinda buydu feneri galatasarayin kurmasi okadar da onemli degil
sadece galatasarayli oldugu icin fenerbahce tarihinden silinmemesini istediyimiz icin bu baslik acildi
...
:S :S
Fenerbahçe'nin temelini olusturan takım 1899'da kuruldu dimi ?
O kapandıktan sonra 1902'de Kadıköy Klubü adı altında devam etti dimi ?
O da kapandıktan sonra 1907'de Fenerbahçe adını alarak yoluna devam etti dimi ?
Sen burda "Fenerbahçe'de 1911'de Galip Kulaksızoğlu başkanlık yapmış." diyorsun.
Eeee ne olacakmış ? Fenerbahçe'nin temelleri zaten 1899'da atılmadı mı ? Tamam onu da geçtim Fenerbahçe adıyla 1907'de kurulmadı mı ? Aradan yıllar geçtikten sonra Galatasaraylı bir ismin Fenerbahçe'de başkanlık yapması Fenerbahçe'yi onun kurduğunu da göstermez !
Senin mantığın şuna dayanır o zaman:
Şuan Aziz Yıldırım çeşitli sebeplerden dolayı FB'den ayrılıp GS'ye başkan oldu. Ve GS'deyken bayaa iyi işler yaptı diyelim...
Ne yani aradan yıllar geçtikten sonra Fenerbahçe'li bir başkanın Galatasaray'ı yönetmesinden dolayı GS'yi FB kurdu die forumlarda adamın teki başlık mı açacak =)
Çok saçma ya olaya bak =/
kardes sacma degil ozaman sen bana birtek seyde cevap verirmisin güzel sevgili kardesim
Fenerbahçe neden kurucusunun adını hiçbir tesise vermez?
"Eski Galatasaray asbaşkanlarindan Avukat Haluk Uğur sordu: "Bilir misin Fenerbahçe niçin kurucusunun adını hiçbir tesisine vermez, özellikle de o çok gurur duyduğu stadına..." Diğer bir sorusu ise "Nasıl olur da, hemen hemen her Fenerbahçeli Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen’i bilir de, nedense Fenerbahçe’nin kurucusunun kim olduğunu bilen bir Galatasaray’lı bulmak bir yana, bir Fenerbahçe’li bile bulmakta zorluk çekersiniz." Haluk Uğur’a göre Fenerbahçe bile bile kendi tarihini tahrif etmiş bir kulüptür. Bunun sebebi ise, bir Galatasaray Liseli’nin gerçek kurucuları olmasıdır. (Galip Bey)
______________ Dalga geçerim ama kırmam. Ciddiye alırım ama takmam. Çevremde birçok arkadaşım olabilir ama hepsini dostum yapmam, Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz!!! CW |
|
↑
|
|
|
-
trggcanavari
Bedava-Sitem Bağımlısı
Konum: S a n a l c i t y ! Bedava-Sitem Support Team
|
10.12.2008, 21:54 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Kardeşim sonuç olarak temel başkadır geliştirmek başkadır !
Evet Galip Kulaksızoğlu FBye başkanlık yapmıştır heryerde yazıyor zaten bu.
Ama kuran, temeli atan o değildir . Bunu anlatmaya çalışıyorum !
Zaten Türkiye'de 3 büyük takım var; BJK ,FB ve GS... Bunların arasında birçok başkan , teknik direktör , futbolcu transferleri olmuştur ve olacaktır da !
Ama birşeyi de unutmayalım " İş başkadır , dostluk başkadır" sözü burayada uymaktadır !
Evet belki Galip K. GS'yi tutuyordu ama FB'de işini yapmak zorundaydı ! Belki de FB'yi tutuyordu GS'de başkanlığa başlayıp sonra tuttuğu takıma geçmiştir nerden bilebiliriz ki !
Ve zaten futbolla ilgilenenlerde TAKIM TUTMADA FANATİKLİK YOKTUR ! Eğer öyle birisi varsa zaten kariyerinde başarılı olamaz ! Hangi takıma giderse o takım için son gücüyle çalışması gerekmektedir bu da onların asıl görevidir !______________ http://TRGGCANAVARI.TR.GG => Hakkımda bir yazı yazdım okuyunuz. |
|
↑
|
|
|
-
sevgikodes
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
10.12.2008, 21:55 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
trggcanavari yazmış: Kardeşim sonuç olarak temel başkadır geliştirmek başkadır !
Evet Galip Kulaksızoğlu FBye başkanlık yapmıştır heryerde yazıyor zaten bu.
Ama kuran, temeli atan o değildir . Bunu anlatmaya çalışıyorum !
Zaten Türkiye'de 3 büyük takım var; BJK ,FB ve GS... Bunların arasında birçok başkan , teknik direktör , futbolcu transferleri olmuştur ve olacaktır da !
Ama birşeyi de unutmayalım "İş başkadır , dostluk başkadır" sözü burayada uymaktadır !
Evet belki Galip K. GS'yi tutuyordu ama FB'de işini yapmak zorundaydı ! Belki de FB'yi tutuyordu GS'de başkanlığa başlayıp sonra tuttuğu takıma geçmiştir nerden bilebiliriz ki !
Ve zaten futbolla ilgilenenlerde TAKIM TUTMADA FANATİKLİK YOKTUR ! Eğer öyle birisi varsa zaten kariyerinde başarılı olamaz ! Hangi takıma giderse o takım için son gücüyle çalışması gerekmektedir bu da onların asıl görevidir !
yani daha fazla yok takım olarak ts vardı ama oda şansını kaybetti |
|
↑
|
|
|
-
ua1905ua
Uzman Üye
Konum: la ilaha illa allah muhammed rasul allah
|
10.12.2008, 22:09 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
trggcanavari yazmış: Kardeşim sonuç olarak temel başkadır geliştirmek başkadır !
Evet Galip Kulaksızoğlu FBye başkanlık yapmıştır heryerde yazıyor zaten bu.
Ama kuran, temeli atan o değildir . Bunu anlatmaya çalışıyorum !
Zaten Türkiye'de 3 büyük takım var; BJK ,FB ve GS... Bunların arasında birçok başkan , teknik direktör , futbolcu transferleri olmuştur ve olacaktır da !
Ama birşeyi de unutmayalım "İş başkadır , dostluk başkadır" sözü burayada uymaktadır !
Evet belki Galip K. GS'yi tutuyordu ama FB'de işini yapmak zorundaydı ! Belki de FB'yi tutuyordu GS'de başkanlığa başlayıp sonra tuttuğu takıma geçmiştir nerden bilebiliriz ki !
Ve zaten futbolla ilgilenenlerde TAKIM TUTMADA FANATİKLİK YOKTUR ! Eğer öyle birisi varsa zaten kariyerinde başarılı olamaz ! Hangi takıma giderse o takım için son gücüyle çalışması gerekmektedir bu da onların asıl görevidir !
kardes benimde asil sorunum feneri galatasarayin kurmasi degil
galip kulaksizoglu nun fenerbahce tarafindan inkar edilmesidir ben bunu anlatmaya calsiyorum
herkes senin gibi duyarili degil sen az cok ne demek istediyimi anlamisin zaten mesajindan bunu anladim
senin icin disimi kirarim
fener galatasaray hata besiktas kardesdir bu üc güzide takim 100 yildir yani bir asir omuz omuza ne mucadeleler verdiler öyle degilmi arkadaslar
sevgi saygi ______________ Dalga geçerim ama kırmam. Ciddiye alırım ama takmam. Çevremde birçok arkadaşım olabilir ama hepsini dostum yapmam, Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz!!! CW |
|
↑
|
|
|
-
ua1905ua
Uzman Üye
Konum: la ilaha illa allah muhammed rasul allah
|
10.12.2008, 22:11 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
sevgikodes yazmış: trggcanavari yazmış: Kardeşim sonuç olarak temel başkadır geliştirmek başkadır !
Evet Galip Kulaksızoğlu FBye başkanlık yapmıştır heryerde yazıyor zaten bu.
Ama kuran, temeli atan o değildir . Bunu anlatmaya çalışıyorum !
Zaten Türkiye'de 3 büyük takım var; BJK ,FB ve GS... Bunların arasında birçok başkan , teknik direktör , futbolcu transferleri olmuştur ve olacaktır da !
Ama birşeyi de unutmayalım "İş başkadır , dostluk başkadır" sözü burayada uymaktadır !
Evet belki Galip K. GS'yi tutuyordu ama FB'de işini yapmak zorundaydı ! Belki de FB'yi tutuyordu GS'de başkanlığa başlayıp sonra tuttuğu takıma geçmiştir nerden bilebiliriz ki !
Ve zaten futbolla ilgilenenlerde TAKIM TUTMADA FANATİKLİK YOKTUR ! Eğer öyle birisi varsa zaten kariyerinde başarılı olamaz ! Hangi takıma giderse o takım için son gücüyle çalışması gerekmektedir bu da onların asıl görevidir !
yani daha fazla yok takım olarak ts vardı ama oda şansını kaybetti
yok ya benim bildigim trabzon 50 yilik takim 100 yilini daha doldurmadi bu nedenle trggcanavari ts yi saymadi ben oyle tahmin ediyorum ______________ Dalga geçerim ama kırmam. Ciddiye alırım ama takmam. Çevremde birçok arkadaşım olabilir ama hepsini dostum yapmam, Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz!!! CW |
|
↑
|
|
|
|