Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj04.09.2008, 11:54 (UTC)    
Mesaj konusu:

cevdetprizrenli yazmış:
empirretotalwar yazmış:
YORULDUM ANNE
Birtek sen anlarsın benim halimden,
Genç yaşta tükendim yoruldum anne.
İsyan ırmağında aktım yıllarca,
Sabır havuzunda duruldum anne

Kaç bahçeye baktım gül bulamadım,
Çıkmaza girdim yol bulamadım,
Düşerken tutacak dal bulamadım,
Sonunda yılana sarıldım anne.

İstesemde artık gülemiyorum,
Sebebini bende bilemiyorum,
Kendimle Barışık olamıyorum,
Kırıldım bir kere kırıldım anne.
Coşkun Arslan

Cok guzel bir siir ellerine saglik Wink

teşekkürler
______________


Mesaj09.09.2008, 16:16 (UTC)    
Mesaj konusu:

Bugün İzmir'in kurtuluşu...
Yunan askerlerinin denize dökülüşü...
En şerefli günlerimizden...

Atatürk'ün İzmir' e Gelişi...
30 Ağustos 1922'de Dumlupınar (Başkomutan) Meydan Muharebesi'nin kazanılması ile Yunan ordusu imha edilmiştir.

1 Eylül 1922'de "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir" emrini verir. 9 Eylül 1922'de ordumuz İzmir'i alır. Atatürk İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Rauf (Orbay) Bey'e telgrafta: "Birliklerimiz İzmir doğu sırtlarında düşmanın son direnişini kırdıktan sonra bugün mağlup düşmanla beraber İzmir'imize zaferle girdik. Ben yarın öğleden itibaren İzmir'de bulunacağım"der.

Aynı gün Yunan'ın ateşe verdiği Kasaba'ya (Turgutlu) varıp burayı ve yanan köyleri geçer. Armutlu'ya gelinir. Burada mola verilir Mustafa Kemal koyu bir güneş gözlüğü taktığı için tanınmaz. Orada bulunan bir ihtiyar, koynundan bir resim çıkarır, bir kaç kere önce resme, sonra Mustafa Kemal'e bakar. Mustafa Kemal gözlüğünü alnına doğru kaldırınca ihtiyar daha yakına yanaşır ve daha dikkatli bakar. Birdenbire yüzünün rengi değişir, her yanı titreyerek, "Bu sensin, bu!"diye bağırır. Sonra orada bulunanlara dönerek, haykıra haykıra "Ey ahali koşun, koşun! Bu odur, Kemalimiz geldi!"der demez bütün halk otomobile koşar. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı kimi toprağı, kimi tekerlekleri öpüyor, kimi Mustafa Kemal'in boynuna, eline sarılıyor kimi otomobili omuzlarında taşımaya çalışıyordu.

Mustafa Kemal 9 Eylül 1922 Cumartesi günü karargahı ile Belkahve'ye varır. Bir incir ağacının altında Kadifekale'de şanlı bayrağımızın dalgalandığı İzmir'i uzun uzun seyreder. Düşman devletlerin karma donanması körfezdedir. Hava kararıncaya kadar burada kalır. Geceyi geçirmek için Nif (Kemalpaşa)'ya gelinir. Rüşen Eşref Ünaydın anlatır:

"Seni, bir iki basamak merdivenle ilk katına çıkılan, zaten sanırım o ev sadece bir katlı idi, o evin kapısından içeri girişte, başları beyaz örtülerle sımsıkı sarılı köy kadınları karşıladılar. ....Yedi sekiz kadın... Gölgeler gibi çekingendirler. Seni o dar girişte görünce, yerlere doğru eğildiler; sarılıp dizlerinden öptüler; baş örtülerinin ucu ile ayaklarından tozlar aldılar, bir ikisi o tozları gözlerine sürdüler! Ve onların gözlerinden senin ayakkabılarına yaşlar damladı. Sen onları ağır başla selamladın. Onlar senin önünde el bağladılar, yaşlı gözlerle sana uzun uzun baktılar. Bu el bağlayışlar, bu susuşlar sana bir sonsuz minneti ve hayranlığı bin sözden ne kadar daha iyi anlatıyordu."

Atatürk yanında Mareşal Fevzi (Çakmak) Garp Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa Garp Cephesi Kurmay Başkanı Asım (Gündüz) Paşa ve karargahı ile 10 Eylül 1922 günü İzmir'e girmiş burada Fahrettin (Altay) Paşa İle buluşarak doğruca Hükümet Konağına gitmiştir. İzmirliler kurtarıcılarını büyük bir törenle, sevinç ve coşkunlukla karşılamışlardır. İzmir Hükümet Konağı balkonundan, Konak alanını hınca hınç dolduran İzmirlileri, selamlayarak kısa bir konuşma yapar.

"Bu başarı milletindir" der.

Daha sonraları da yapılan her türlü hamleyi ve başarıyı hiç bir zaman kendine değil, canından çok sevdiği milletine mal etti.

Konak Meydanı'na İzmirli Türklerin büyük kurtarıcılarına armağanı olan bir açık otomobil getirirler. Otomobilin her yanı kırmızı beyaz kurdelelerle küçük beyaz güllerle süslenmiştir. Gül bahçesi gibi arabayı beğenerek seyreder. İzmirlilerin inceliğinden duygulanır. Fakat; çiçeklerin arasındaki kuzuyu fark edince, Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey'e dönerek:

"Aman! Çabuk gidin söyleyin; şu kuzuyu kesmesinler..."

Ruşen Eşref Bey anlatır:

"Aşağıya çok hızla koştum. Fakat; kapını önüne varınca gördüm ki beyaz mermere al kanlar yayılmış, vaktinde yetişemediğimi arz için başımı ve ellerimi kaldırıp yukarı sana doğru baktım. Gördüm ki balkondan çekilmişsin şimdi o anı bir daha hatırladıkça, saldırgan ordusunu yok etmiş bir Muzaffer Başkomutanın bir kuzu kanı dökülmesine bakamayacak derecede bir insan yüreği taşır olduğunu hasretle bir daha anıyorum."
Mesaj12.09.2008, 14:36 (UTC)    
Mesaj konusu:

Önemsiz mi?

BKaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla rektörün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından fırlayarak önlerini kesti... Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralıların Harvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi?
Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı.. Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu.. Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; "Bekleriz" diye mırıldandı... Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi.. Sekreter sesini çıkarmadan masasına döndü.. Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi.. Sonunda sekreter, dayanamayarak yerinden kalktı. "Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa gidecekleri yok" diyerek rektörü ikna etmeye çalıştı. Anlaşılan çare yoktu.. Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içini ulandırmıştı. Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi. Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu? Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti.

Yaşlı kadın hemen söze başladı. Harvard'da okuyan oğullarını bir yıl önce bir kazada kaybetmişlerdi. Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki, onun anısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı.
Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi. "Madam" dedi, sert bir sesle, "Biz Harvard'da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner..."
"Hayır, hayır" diyerek haykırdı yaşlı kadın.. "Anıt değil... Belki, Harvard'a bir bina yaptırabiliriz". Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir nazar fırlatarak, "Bina mı?" diyerek tekrarladı, "Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazlasına çıktı..."
Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan kurtulabilirdi.. Yaşlı kadın, sessizce kocasına döndü: "Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?"
Rektörün yüzü karmakarışıktı.. Yaşlı adam başıyla onayladı. Bay ve bayan Leland Stanford dışarı çıktılar. Doğu California'ya, Palo Alto'ya geldiler. Ve Harvard'ın artık umursamadığı oğulları için onun adını ebediyen yaşatacak üniversiteyi kurdular.
Amerika'nın en önemli üniversitelerinden birini STANFORD'u.
Mesaj13.09.2008, 20:40 (UTC)    
Mesaj konusu:

TiMUS DENiLEN MUCiZE Mutlu duygularin hissedilmesinde hormonlarin rolu buyuk. Bedenimizdeohormonlari salgilayan salgi bezlerinden minicik ama cok guclu bir salgibezi var, Timus adi verilen. Timus, uyarildiğinda salgiladiği hormonlarkiside haz ve mutluluk duygusu yaratir. Cunku timus aktive olduğunda,bedenin kimyasinin değisimine neden olur. Bu değisiklik, sinirsistemini sakinlestirir ve beyin fonksiyonlarini hizlandirir. Bu da kisiderahatlama duygusu yaratir. Avustralyali Nobel Odullu kanser arastirmacisi Sir MacFarlane Burnet,timus bezinin aktif hale getirilmesiyle, insan bedeninin kendisini kanserdenkoruyabilme yeteneğine sahip olacağini savunuyordu. Cocuklarda iri olantimus, ergenlik doneminde bir ceviz kadar irilesiyor. Ama yas ilerledikcebir bezelye tanesi kadar kuculuyor, yaslilikta ise tamamen koreliyor. Amabazi insanlarda ileri yaslarda bile hala ceviz buyukluğunu korumasi,bilimin henuz cozemediği alanlardan biri. Timusun sağliğimiz uzerindeki onemli yararlarindan biri de T hucreleriniuretiyor olmasi. T hucreleri denilen lenfositler bedene zarar verebilecekzararli hucreleri yok ederler. Bu kucuk T hucrelerine yasamimizi borcluyuz.AIDS gibi bağisiklik sistemini cokerten hastaliklarin olumcul olmasi Thucrelerinin haberlesme hatlarini oncelikle kesmelerinden kaynaklaniyor.Timus goğus kafesinin ust kisminin tam arkasinda, goğsun tam ortasinda yeraliyor. Timusu uyarmanin uc basit yolu var: Timusu uyarmanin birinci yolu,gulmek. Yani gercek, icten sicak bir gulus, bir kahkaha. Her gulunduğundetimus bezi aktive oluyor. Her active olduğunda bedenimize kimyasal dalgalargondererek kendimizi iyi hissetmemiz sağliyor. 1993 yilinda California Universitesinde Dr. Paul Ekman tarafindanyapilan arastirmada gulmenin timusu ve beynin değisik haz bolgeleriylebağlantisi olan kaslari harekete gecirdiği ve insanda haz duygusu yarattiğikanitlanmis. Timusu uyarmanin ikinci yolu iki parmakla timusun uzerine gelen noktayavurulmasi, ya da sarıldığınız kişinin sırtını sıvazlamak yani elle uyarmak.Timusu uyarmanin ucuncu yolu ise; dilin ust dislerin arkasinda damağa veağzin tavanina değdirilmesi. Dr. John Diamond ve ekibi dilin bu pozisyonagetirilmesi ile sol ve sağ beyin kuresi arasinda denge olusmasinisağladiğini tespit etmis. Bu da insanin daha iyi dusunmesi ve kendini daha iyi hissetmesine yardimci oluyor.
Mesaj16.09.2008, 14:17 (UTC)    
Mesaj konusu:

Ramazan 1
Bu gün evde bir acaiplik var.Herkes sessizce işine okuluna gidiyor.
Annem 'Zeynep hadi sana kahvaltı hazırlayalım' dedi.Kimse yemek yemiyor, su içmiyor.Ablam bile!

Ramazan 5
Önce diyet yaptıklarını sanmıştım.İzledim hepsini.Akşama doğru hepsi sessizleşiyor.Sofrayı hazırlayıp ezanı bekliyorlar.Onları böyle seyretmek, öyle hoş ki.Başka zaman, susmak bilmeyen ablamın bu hali içten içe güldürüyor beni.Ama gülmeye cesaretim yok.

Ramazan 9
'Niye böyle yapıyorlar?' Ablama sordum, 'Büyüyünce anlarsın..' dedi.Zaten başka ne der ki�Anneme sordum, Ramazan dedi.Babama sordum, Oruç dedi.
Ramazan 11
Bu Ramazan ve Oruç isimli iki kişi, bizimkilere yeme-içme yasağı koymuş demek.Arkadaşım Fatıma'ya sordum.Onun ailesine gündüzleri yemek yemiyor su içmiyormuş.

Ramazan 14
Kaşık çatal sesleri, konuşmalar duydum.Uyandım.Babama haber vermeye koştum, yatağında yok!Çaresiz, huysuz ablamın odasına koştum.O da yok!
Korkmadım, Ben bu hırsızların hakkından gelirim!' dedim.Aldım elime paspasın sapını, aniden açtım mutfak kapısını.Sopamı havaya kaldırdım öylece kaldım oracıkta.Bizimkiler yemek yiyorlar!Vay uyanıklar.Gündüz Oruç ile Ramazan'dan korkup gece yiyorlar.Birde üstüme gülüyorlar�Korkaklar.


Ramazan 17
Önceleri, Oruç ile Ramazan'ı bulup şikayet etmeyi düşündüm.Fakat ablamın yemek yemedikçe pamuk gibi yumuşadığını fark ettim. Babam ile Annem de artık tartışmıyorlar.O zaman devam.Belli ki Oruç ve Ramazan iyi kalpli iki amca.

Ramazan 19
Her gün bize beyaz başörtülü teyzeler geliyor.Oturup birlikte Kur'an okuyorlar.
Her zaman ki gibi mobilyadan, gelinden, kaynanadan, konuşmuyorlar.Ellerini açıp herkese dua ediyorlar.Sevim teyze de başını örtmüş.Çok da yakışmış


Ramazan 22
Her şey aynen devam ediyor.Televizyonlar bile uslu uslu konuşuyor.Hepsi akşam ezan okuyor.iftar iftar deyip bütün şehir birden yemeğe başlıyor. Ne hoş.
Ramazan 24Oruç'u merak ediyorum.Geçen gün Ayşe teyzem Annemle konuşuyorlardı.
Şöyle şöyle yaparsam Oruç bozulur mu?Yok böyle olursa Oruç kaçar mı?Demek ki Oruç, çok duygulu birisi.İnsanlar kötü bir şey yapınca bozuluyor.Kötülüğü gördüğü yerden kaçıyor.Oruc'u ve Ramazan'ı artık iyice merak ediyorum. Onlarla tanışmaya can atıyorum.


Ramazan 25Bu günlerde herkes Kadir gecesinden bahsediyor.Şimdiye kadar gecesi olan bir adam göremedim.Bu Kadir de kim?Bin aydan hayırlı gecesi varmış.
O gece uyumamak, namaz kılmak, Kur'an okumak önemliymiş.

Ramazan 26İftarı çok sevdim.Akşam yemek yemeye İftar diyorlar.Gece yemek yemenin adı da Sahur.İftar sonrası eğlenceler oluyor.Babam camilere götürüyor bizi.
Herkes sokaklarda, camide, neşe içinde.


Ramazan 28
Merak içinde beklerken uyuyakaldım.Kadir, gecesiyle beraber gelmiş gitmiş.Ben göremedim.Anlayamıyorum.Bu yüzden ağabeyimi çok özlüyorum.
Ablama soru sormaya kalksam, bana doya doya gülüyor.Sonra da arkadaşlarına anlatıyor, birlikte gülüyorlar.Sinir oluyorum. Abim uzak bir şehirde üniversitede okuyor.'Abim ne zaman geliyor?' diye aneme soruyorum.
'Bayram gelsin, o da gelecek' diyor.Oruç, Ramazan, gece gelen Kadir'den sonra şimdide Bayram!..Soramıyorum 'Bayram kim?' diye.Neden o gelmeden abim gelemiyor?Belki de abimin arkadaşıdır.Çok özledim abimi.Bayram'ı da alsın gelsin tanışalım.

Ramazan 29 / ArefeSonunda bir hanım ismi duydum.Arife diyemiyorlar mı ne?Arefe diyorlar.
Niye Arefe?'Arife' olması gerekmiyor mu?Yengemin adı gibi yani...'Arefe geliyor, daha temizliği bitirmedik.' diyor Annem.Demek ki Arife teyze çok titiz.
İyice telaşlandılar.Bir Bayram diyorlar, bir Arefe, harıl harıl çalışıyorlar.
Temizlik yapılıyor.Yemekler hazırlanıyor.Anneme 'Bayram ne zaman gelecek?' dedim, 'Arefe'den sonra' dedi.Demek ki Bayram ile Arefe evli değil.Akraba da değil. Kafam karma karışık.Salih abim bi gelse de her şeyi bana anlatsa.


Ve Bayram geldi
Sabah kalktığımda, herkesi kahvaltıda yakaladım!.Oruç öldü heralde diye düşündüm.Gece Abim gece gelmiş.Sevinçten haykırdım.Çok özlemişiz birbirimizi.Bütün olanı biteni bir güzel anlattım Abime.Yüzüme bakarken, bana tebessüm ettiğini gördüm.Ablama sormamakla ne iyi ettiğimi anladım.
Abimin tebessüm ettiği yerde, Ablam kahkaha atar.Abime küser gibi yaptım, hemen gönlümü aldı.Bana her şeyi baştan anlattı, bu sefer de ben gülmeye başladım.

***

Abimden söz aldım.Kimseye anlatmayacak, konuştuklarımızı yazmak için izin istedi.Ben de verdim..Ramazan günlüğü işte böyle ortaya çıktı.Abim buna bir de isim buldu: 5 Yaş Sendromu.Sendromu anlamadım. Ama olsun, Abime güveniyorum.Gerçi Ablam'a göre 4 yaşındayım.Annem 5 yaşında olduğumu söylüyor.Babam daha 4 yaşından gün almadı diyor.Abim bu konu beni aşar diyor.

Bayramı çok sevdim.
Ama Ablam tekrar o sinirli haline dönecek diye, Ramazanın gidişine çok üzüldüm.

Bizim için her gün Ramazan olsa!..
Ne iyi olur..

______________
Mesaj16.09.2008, 14:31 (UTC)    
Mesaj konusu:

Paylasım için tesekkürler dumanmusa Wink

www.ormela.tr.gg basarılar dilerim Wink Hayırlı ramazanlar...
Mesaj26.09.2008, 07:15 (UTC)    
Mesaj konusu:

Kadir Gecesi

Rûhlarla buluşur kullar bu gece
Allah'la konuşur kullar bu gece
Bize Kur'an geldi Mevlâ katından
Mevlâ'ya kavuşur kullar bu gece

Saf saf iner gökten melek bu gece
Kanatları okşar bizi gizlice
Rûh denen o Rabbe yakın bilmece
Onu Allah bize yollar bu gece

Peygamber aşkına Hak sevgisine
Tutulup da yanan erircesine
Bağlanan Kur'an'ın her hecesine
Mutlu olur işte onlar bu gece

Bizi rahmetine daldır ilâhî
Kur'an'ından nasip aldır ilâhî
Aradan perdeyi kaldır ilâhî
Nasipsiz inmesin kollar bu gece

İstanbul
(1965 Kadir gecesi için yazıldı ve Sultanahmet Camii'nde okundu)

kadir gecenizin mübarek olmasını diler,bayramınızı şimdiden kutlarım.
her şey gönlünüzce olsun.
saygılarımla....
______________

Mesaj28.09.2008, 15:31 (UTC)    
Mesaj konusu:


______________
Mesaj29.09.2008, 08:27 (UTC)    
Mesaj konusu:


______________
http://www.oyyyyy.tr.gg



Mesaj29.09.2008, 18:01 (UTC)    
Mesaj konusu:

net-tr yazmış:
Silindigi Kotu Olmus 100 Sayfa Kusurluk Bır Konuydu..

Kendısını Sevıyoruz. Yukselır Wink


yani
______________
Mesaj03.10.2008, 19:20 (UTC)    
Mesaj konusu:

Bir Bilene Sormuşlar...

Sormuşlar bir bilgine: HAYAT ne? diye
Demiş bilgin; iki yönlü bir yol
devam eder bilinmeze.
sanki uçuyormuş gibi inerek buradan.

Peki, SEVGİ nedir? demiş biri
Kalbine sığmayacak kadar geniş
Dedikodusunu yapamayacağın kadar temiz,
kokusunu alamayacağın kadar uzak
hayal edemeyeceğin kadar yakın...

Ya KORKU nedir? diye atılmış diğeri
Bir yağmur damlasındaki barut kokusu.
Belki de saklanılan bir hayal yontusu
ya bir miniğin haykırırışı,
ya da yüreği yaralı bir kuşun feryadı....

Peki ya UMUT nerededir? diye atılmış bir umut avcısı.
Bilinmezde değildir bilirim, demiş yerini kaygılı ve tasalı.
Aradın boşuna heryeri ama unuttun en kolay yeri besbelli
bunu derken işaret etti insanın en derinden yaralanan yerini...

Peki DOST kimdir? diye sormuş biri.
Demiş; paylaştın mı sevgini, korkunu, ümidini ve yenilgini,
verdin mi desteğini, sordun mu halini,

Sen görmemezlikten gelsen de
vardır bir yoldaş her köşesinde
Bazen çıkarsın zorlukla dar bir yokuştan
bazen de aşarsın dertleri yolladın mı yüreğini, ağladın mı onun gibi.

Hissettin mi DOSTLUĞU? demiş diğeri.
Bilgin demiş:
Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi?
Dostluk dediğin; tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi..

alıntı
Mesaj05.10.2008, 22:48 (UTC)    
Mesaj konusu:

HER ŞEY VATAN İÇİN

Her şey vatan için
can için canan için
Göz kırpmaz can veririz
Bir karış toprak için

Affet beni anne geri dönemedim diye kızma bana
sakın ağlama diyecem biliyorum dinlemeyeceksin
Bir tanecik oğlunu nasıl topraga vereceksin
hele bir sil göz yaşını beni dinle
bu işe aslında en cok sen sevineceksin
hani hep kızardınya kılmıyorsun okumuyorsun diye
he heyy

Oğlun Peygamber efendimize komşu oldu anne
hani hep kızardınya kılmıyorsun okumuyorsun diye
bu işe aslında en cok sen sevineceksin sen sevineceksin Anne
Bak baba başın öne eğilmesin üzülme ağlama
Bu yolda dönmekte vardı şehit olmakta
Bu millet yüzyıllardır böyle böyle yaşar

Biz bunu Biliyoruz ve biz böyle yaşamayı seviyoruz
şimdi sen keşke ben Kıbrıs’tan dönmeseydimde
Sen Hakkari’den dönseydin diyorsun
Fevri davranıyorsun baba
Şu an evlat acısıyla konuşuyorsun
Neler kacırdıgını bilmiyorsun baba
He bu arada belki inanmıyacaksın belki bana
Dedemle tanıştım burda Çekez Ali
Hani şu gelibolu tabiyasından
sen ölüm sana hiç yakışmadı diyorsunya
Dedem bizede bu yakışır diyor hep bana
Her şey vatan için
can için canan için
Göz kırpmaz can veririz
Bir karış toprak için
Çocuklar sana emanet Ayşe

Kadınım dünyam sevdigim herşeyim
Çocular sana emanet bundan böyle
belki şimdi bana biraz kızarlar
Babam neden bırakıp gitti diye
Çocuk işte aklı ermezki şehadet mertebesine
Babalar gününde babama götür onları
ogün babama baba desinler
Biraz daha akılları ermeye başladıgında anlatırsın

Benim babam bir kahramandı desinler
Biraz daha büyünce anlat onlara olanları
Benim babam bir kahramandı desinler
Sana gelince gülüm biliyorum yüreginin yangınlarındasın
25 yaşında 2 cocukla bir başına kalmışlıgına kırgınsın
Şimdiye kadar bir yüzünü güldüremedim biliyorum
Sana alabildigim bir alyansım var sadece parmagında
Şimdi giderken sana ülkemin topragında büyüyen
Bütün çicekleri bırakıyorum doya doya kokla
Bütün nehirleri ırmakları veriyorum sana kana kana iç
Havayı doya doya içine çek
özgürce korkmada gez dolaş yaşa
hepsinin bedeli ödendi nasıl olsa
Arkadaşlarım Hasan Osman Hüseyin
Oglu beni şimdi rahatta dinleyin

Babamın cigara parasını
kardeşim Nuri’nin gönül yarasını
Okula başladıgında bizim oglanın
okul çantasını eksik etmeyin
Bana gelince beni merak etmeyin
Ara sıra burda oldugumu unutup
Gözleriniz beni arasada

kahvede okeye dördüncüyü bulursunuz nasıl olsa
buralarda yer kırmızı gök beyaz
Göğsümüz yedi kat yerin üstünde
Arslanlar yatagında başımız arşıalada Elhamdülillah!!!
Her şey vatan için
can için canan için
Göz kırpmaz can veririz
Bir karış toprak için


Uğur ASLAN
______________
Mesaj06.10.2008, 12:01 (UTC)    
Mesaj konusu:

Ben Bu Vatan İçin Şehit Oldum Ana

Ben bu vatan için şehit oldum ana
Basma ne olur yüreğine mezar taşlarını
Ağlayıp ta güldürme düşmanlarımı
Yolma sakın o ak düşmüş saçlarını

Ben bu vatan için şehit oldum ana
Yurdumda gezdirmesinler diye kirli ellerini
Kirletmesinler benim vatanımı
Gerçekleştirmesinler düşmanlarım emellerini

Ben bu vatan için şehit oldum ana
Bizim için şehit olanlar gibi, Sakarya da
Benim gibi, canı pahasına direnenler
Destan yazmadı mı Çanakkale de, Kütahya da

Ben bu vatan için şehit oldum ana
Almadı düşmanımın bin kurşunu bedenimden canımı
Yurduma ihanet edenin değerse bir kurşunu
Akıtıverir o zaman bu yaramdan kanımı

Ben bu vatan için şehit oldum ana
Şu yurdumun her karış toprağında
Tomurcuk tomurcuk sevgi gülleri açsın diye
Kelebekler uçsun konsun diye her bir yaprağında

Hasan Yüksel
Mesaj10.10.2008, 13:45 (UTC)    
Mesaj konusu:

ellerinize sağlık, bizimle paylaştığınız için teşekkürler..
Mesaj10.10.2008, 19:04 (UTC)    
Mesaj konusu:

Tüm Paylaşımlar İçin Teşekkürler.
______________
Mükemmel Bir Site Açılıyor.Herkes Kültürümüzü Öğrenecek.Sen de Bu Sitenin Yapım Aşamasını İzlemek İstiyorsan Tıkla Wink : www.yagcibedir.tr.gg
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu