Birden çok çocuğu bulunan anne babalar ile en az bir kardeşi olan çocuklar iyi bilirler ki, kardeşlik duygusu, okullarda öğretildiği gibi salt bir sevgi bağından ibaret değildir. Aynı karnı paylaşan insanların, aralarında sözü edildiği türden bir bağ olsa da, bu durum günlük koşuşturma ve çekişmeler sırasında unutulur gider çoğunlukla. Zaman zaman 'kedi köpek kavgasını' aratmayacak tartışmalar yaşanır çok çocuklu ailelerde. 'Yok, sen benim kazağımı giydin; yok, benim terliğimi ıslattın ya da benim izlediğim dizi yerine sen maç açtın' diye başlayan tartışmalar uzar gider. Hele bir de evin büyük çocuğu erkek, küçüğü kız ise, kardeşler arasındaki tartışma konularına yenileri eklenir. Büyük abi, kız kardeşi biraz büyüyüp de serpilmeye başlayınca onun yaşamına daha çok müdahale ederken bulur kendini. Giydiği eteğin boyundan tutun da kızın erkek arkadaşının kişiliğinden dem vurur sürekli. Bu konularda uzun yorumlarda bulunur. Kardeşini tatlı sert biçimde uyarır. Onun 'yola getiremeyeceğini' anlayınca da bu kez durumu anne ya da babasına iletmekte en ufak bir sakınca görmez.
Kardeş çekişmesi
Anne babalara bu durumda dengeleyici bir görev düşer. Doğal anne ve babalık duygusunun bir sonucu olan ve çocuklar arasında mucizevî biçimde eşit oranda dağıtılan sevgi sayesinde sorunlar aşılmaya çalışılır. Sorunun içinden çıkılamayacağı kadar karmaşık olduğu ya da çocukları arasındaki tartışma konusunda ikisinin de haklılık payı olduğu sezilirse, kardeşlerden büyük olana tanınan ayrıcalıkla sorunun üstesinden gelinilir. En azından geçici bir süre.
Ulviye Alpay, Ben Sevilmeye Değerim'de genç olmanın incelikleri ve değerleri üzerine eğilirken, iki kardeş Su ile Sarp'ın hem aile hem de kendi arkadaş çevreleri ile ilişkilerini konu alıyor. Kitapta, büyük erkek kardeş Sarp ile küçük kız kardeşi Su'nun internet ortamında, yaşamları etrafında dönen olaylara yine onların kaleminden çıkan satırlarla tanıklık ediyoruz. Küçük kardeş Su'yun daha doğumundan başlayarak gelişim sürecini Sarp'ın ağzından, Su büyüdükçe Sarp'ın ona karşı takındığı tutumu, aralarındaki ilişkiyi de Su'yun gözünden öğrenme ve bunları irdeleme, tanıklık etme ve karşılaştırma olanağına erişiyoruz.
Bu arada internet sitesi etrafında birbirleri hakkında görüşlerini açıklayanlar yalnızca onlarla sınırlı değil. Sarp ve Su'yun anne ve babası, Sarp'ın arkadaşları ve Su'yu aldatan erkek arkadaşı da bunlardan sadece birkaçı.
Sarp'ın kardeşi doğduktan sonra değişen tutumu, belli belirsiz kıskançlık halleri, kardeşler arasındaki ilk sürtüşmelerin ortaya çıkması, kardeşlerinin her birinin ilk kez aşk ve sevgi duygusuyla tanışmaları, bundan ailelerin de haberdar olması, onların verdikleri tepkiler, kardeşlerin sorunlarını kendi aralarında paylaşmaları, böylece sorunların paylaştıkça çoğu zaman sorun olmaktan çıktığını görmeleri, aşk ile sevginin başka başka şeyler olduğunun ayırdına varmaları, âşık olduklarını sandıkları kişilerden aslında yalnızca hoşlandıkları ve kendilerini görmezden gelenlere karşı yapmaları gereken tek şeyin kendilerini görmezden geleni hiç de kafalarına takmamaları gerekliliğini; yazarın eğlenceli ve akıcı üslubu sayesinde öğreniyoruz, kitabın sayfalarında gezinirken.
"Genç olmak hiç kolay değil, genç olmak aşkımızı denizin üstüne yazabileceğimizi bile inanacak denli güçlüdür. Genç olmak güçtür. Genç olmak her şeyi mutlak kotaracağımız anlamına gelir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın," deniyor kitapta. Devamında da, "Ben ne istediğimi biliyorum bunun için de yaşamdan asla kaygı duymuyorum." Mutlu olmanın sırrı kendimi iyi tanımamda yatıyor. İşte bu güzel ve güvenli sözleri söylemenin olanağı varken boşlukta gezinmek niye, diye soruluyor yazarı tarafından.
Bu olanağı kullanma yollarına nasıl ulaşılacağı da bu kitapta bizzat genç kahramanların gözünden aktarılıyor okuyuculara. Ben Sevilmeye Değerim'i yetişkinlik çağındaki gençlerle, onların anne babalarının okuması, okuyanlar açısından yaşamı daha bir kolay kılacağına kuşku yok.
Kardeşler arasındaki çekişmelerin daha ne kadar süreceği sorusunun yanıtı ise, insanlığın var oluşuyla doğrudan ilgisi olsa gerek!.. |