HAYALET OTOSTOPÇU
Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, “Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n’apıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?” demiş. Kız, “Uzun hikaye. Rica etsem beni evime götürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam” diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş, “İşte geldik küçük hanım” diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış taabi. Hemmen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla, “Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde...” Yaşlı kadın adamı susturmuş, “Biliyorum, biliyorum” demiş, “Sonra da ortadan kayboldu di’mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyo. Her cumartesi akşamı aynı şey olur...” Meğer kız bi cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış.
TAVLA
Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. Kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri Hadi cin çağıralım demiş. Ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. Harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. Bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: İçinizde bana inanmayan biri var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim! Kızlar feci tırsmıslar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış. Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış. Arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, Bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. Dertleşelim biraz demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, Hemen gel, ben de seni çok özledim demiş. Kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. Kız, Teyzecim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım demiş. Teyzesi de O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz demiş. Kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, Meğer benim teyzem cinmiş deyip gülümsemiş. Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın babasıymış. Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: Kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun
RUH
Öncelikle merhaba demem gerekiyor sanırım. Size yazacağım olay teyzamin başından geçmiştir. Benim bütün teyzelerimin başından böyle şeyler geçmiştir hepsini yazmak isterdim ama sadece bir kaç tanesini yazacağım. Bir gün Ankara'ya gittiğimde teyzemlerde kalmıştım ben teyzem ve 2 kuzenim. Teyzem böyle şeyleri konuşmamızı istemiyordu ama biz yinede konuşuyorduk. Kuzenim teyzemin (onun annesi oluyor) başından geçen bir olayı anlatıyordu. Vede şunu belirtmem gerek bu teyzem böyle şeylerden hiç korkmaz yine sorarsın hiç ürkmedin mi diye hayır der. Yani gecenin 3 ünde yatırlarıyla ünlü bi köyde dışarı çıkma cesareti bile gösteriyor. Açıkca söylemek gerekirse ben asla çıkamazdım. Herneyse benim ölen bi kuzenim daha vardı. Ben hiç görmedim onu çünkü ya doğmamıştım yada 1 yaşında bile değildim. Bir gün teyzem onun ölümünden sonra gece yatağında onu düşünmeye başlamış öbür tarafta nasıl acaba? Diye kendi kendine soruyor ve ağlıyrmuş her gece oluyormuş bu her gece istemeden ağlıyormuş. Bir gece yine onu düşünürken (normal olarak gözleri kapalı) bir karartı fark etmiş ve gözlerini açmış karşısında ölen kuzenim duruyormuş. Bir süre teyzeme gülerek bakmış ve el sallayıp gitmiş. Sonra teyzem anlamışki öbür tarafta mutlu. O günden sonra hiç düşünmemiş onu. Vede sadece kuzenim annesine yani benim diğer teyzeme anlatmış bunu vede o 2 kuzenimde gizli gizli dinlemişler. Vede bana anlattılar. Haa aklıma gelmişken bu teyzemin başından bir olay daha geçmiş. Yine gece tuvalete gitmiş sonra odasına geldiğinde bi dedenin teyzemin sandıktaki geceliğini giydiğini görmüş sonra teyzem 'kısa gelmiş dur çıkarda uzatayım'demiş ve eğilmiş geceliğin ucuna sonra dede kaybolmuş elbisede yere düşmüş. Aslında bu anlatıkları bana biraz saçma geldi ama teyzem doğru olduğunu söylüyor (bizim ısrarımız üzerine anlatmıştı bunu). Zaten teyzemin yalan söyleyeceğini sanmam. O gece 2 kuzenimle beraber hiç uyuyamadık çünkü hepside doğruydu bu anlatılanlarından sonra uyurken hep tıkırtılar duyduk vede sesler. Ama sabah kalktığımızda komik geldi çünkü hepimiz korktuğmuzda psikolojik olarak böyle şeyler uydurabiliriz yada bazı eşyaları ruha cine cadıya falan benzetebiliriz. Yazacağım o kadar çok şey varki artık onları da başka yazılarımda sizlere aktarırım.
ARABA TAMİRİ
Bi otomobil tamircisi ılık ilkbahar gecelerinden birinde evine giderken yolun kenarında bi araba ve arabanın başında da patlayan lastiği değiştirmeye çalışan iki güzel kız görmüş. Yardım amacıyla kenara yanaşmış. Ama istepne de patlakmış maalesef. Adam, “Bu saatte bunu tamir etmek imkansız. İyisi mi ben sizi evinize bırakayım, yarın bir çaresine bakarız” demiş. Evin önüne geldiklerinde kızlar adamı bi fincan kahve içmek için evlerine davet etmiş. Ev, bi apartmanın 7. katında, hoş bi daireymiş. İstepneyle uğraşırken elleri kirlendiğinden eve girer girmez adam banyoya gidip ellerini yıkamış. Bu arada OMEGA marka saatini de kolundan çıkarıp, aynanın önüne koymuş. Kızlardan birinin, “Kahve hazır” diye seslendiğini duyunca hemen ellerini kurulayıp banyodan çıkmış. O aceleyle de OMEGA marka saatini çıkardığı yerde unutmuş. Kızların sohbeti çok keyifliymiş. Grup vaktin nasıl geçtiğini anlamamış. Sonunda adam geceyi kızların evinde geçirmiş. Sabah da 7’de kalkıp işe gitmiş. Tamirhanesine vardığında saatini kızlarda bıraktığını farketmiş, “İyi bari, kızları tekrar görmek için bahane olur” diye düşünmüş. Akşam iş bitimi saatini almak için kızların evine gelmiş ama kapıcı bahsettiği kızların artık o dairede yaşamadıklarını söylemiş. Bu iki talihsiz kız 3 hafta önce trafik kazası geçirip ölmüşlermiş meğer. Şu an da, adamın onları ilk gördüğü yere çok yakın olan bi mezarlıkta yatıyolarmış. Tamirci duyduklarına inanamamış, “Nasıl olur? Ben dün akşam evlerinde onlarla beraberdim” demiş. Kapıcı bunun imkansız olduğunu söyleyerek adamı, kapısı avukat tarafından mühürlenmiş dairenin önüne götürmüş. Adam çok meraklanmış taabi. Ertesi gün avukata gidip durumu anlatmış ve beraberce kızların dairesine gelmişler. Mühürü açıp içeri girmişler. Adam doğruca banyoya gitmiş. OMEGA marka saat aynanın önünde bıraktığı gibi duruyormuş.
TEHLİKELİ YOLLAR
İzmir'in oldukça işlek olan İnönü Caddesi'nde kaza eksik olmaz. Fakat bu kazaların nedeni sürücülerin ve yayaların dikkatsizliği değilmiş. 1960'larda yapılan bu cadde, bazı yerlerde mezarlığın üzerinden geçirilmiş. Çanakkale'de Jandarma Kampı'nın önünden İzmir'e giden yol, civardeki en çok trafik kazası olan yolmuş. Bu yolda haftada en az bir kere kaza oluyormuş. Kazalar genelde kampın önünde olurmuş. Çünkü geceleri savaşta ölen askerlerin ruhları askeriyeyi ziyaret edermiş. Bu görüntüden tırsan sürücüler direksiyon hakimiyetini kaybedermiş
MEZARLIKTAKİ HEYKEL
Genç kızlar korkunç efsanelerin çoğunda başroldeler. İngiltere’de yaygın olan bi hikayede anlatıldığına göre bi grup kız bi gece korkunç hikayeler anlatıyolarmış birbirlerine. Laf dönüp dolaşmış ve gece mezarlığa girip giremeyecekleri tartışmasına dönüşmüş. Kızlardan biri, “Girmek ne ki, sabaha kadar bile otururum ben orada” demiş. Yaparsın, yapamazsın tartışması sürerken korkmayacağını söyleyen kız üzerine montunu alıp fırlamış dışarı. Giderken de, “Sabah beni mezarlıktan almaya gelirsiniz. Herhalde gündüz vakti korkmazsınız di’mi?” demiş gülerek. Kızlar engellemeye çalışmışlar ama nafile, dönmemiş sözünden cesur kızımız. Evde kalan kızlar, sabahın ilk ışıklarıyla arkadaşlarının yanına yani mezarlığa gittiklerinde onu, yanında mermer bi heykel olan bi mezarın üzerinde bulmuşlar. Kız gözleri pörtlemiş bi halde cansızmış ve mezardaki heykelin elleri kızın boynundaymış. Sonradan öğrenmişler ki, mezarın sahibi, nişanlısı son anda evlenmekten vazgeçtiği için intihar eden bi gençmiş. Heykel/ölü kadınlardan intikamını işte böyle, kızı öldürerek almış