Vasant Paranjpe, ömrünün çok genç bir döneminde Hint Vedik bilimleriyle uğraşmaya başlamıştır. Araştırmaları sonucu elde ettiği kadim bilgilerini , dünyanın bir çok yerine yaymaya başlamıştı. Bulduğu şey, ateşle tedavi (Homaterapi). Bu tedavi altında uygulanan bütün ateşli uygulamalara Yainya adı veriliyordu. Tedavinin ana düşüncesi, ateşin arınma ve arındırma gücünün uygulanması ve benzeri benzerle tedavi edebilmenin fiziğinde yatmaktadır.
Ritüel şöyle uygulanmakta idi: Bakır bir piramitte, şifalı olduğuna inanılan inek tezeği, yine şifalı olduğu bilinen ghee'ye (saflaştırılmış inek tereyağı) bulanıp, piramit ortasında yakılıyordu.Fakat bu terapiyi yapmanın bir şartı bulunmaktadır, şifacı, bu homalar içinde en şifalı olanı ve hergün düzenli olarak iki defa yapılan Agnihothra'yı yapmalı idi.Agnihothra; gün tam doğarken ve tam batarken, tam o dakika,o saniye yapılan bir ritüeldir.O an, güneşten dünyaya çok yararlı bir enerjinin salındığı inancına dayandığı için, günün bu vakitleri yapılması şarttır.Agnihothra için tezek, piramit ve ghee'den başka birde tam pirinç kullanılmaktadır.Piramitte ateş hazırlanır, bir yandanda şifacı avucunun içinde yine ghee'ye bulanmış pirinç tohumlarını, iki parça halinde tutar.Tam o an geldiğinde, özel bir matra eşliğinde -sabah için başka akşam için başka- pirinçler ateşe atılır.Ateşin sönmesi sessizlik içinde beklenir.Ormanları yakan ateş, yada fabrika bacalarından çıkan duman, ya da bir jet uçağının yakıtından çıkan ısı atmosferin hastalanmasına neden olurken, bu ateşin ise şifa sağlayan bir terapi olduğuna inanılır.Söylenen mantra o an dünyaya gelen şifalı titreşimin sözel ifadesi olarak kabul edirilir. Sanskrit dilininde böyle bir dil olduğu felsefesine inanılır, doğanın bütün titreşimlerinin tercümesi olduğu kabul edilir.Mantra, gelen titreşimi bulunduğu noktaya çeker.Bakır piramit bu titreşimle ihtizaya yani rezanonsa geçer ve içinde yanan ateşde de titreşimler oluşur.Ateşten çıkan titreşim, dumanla atmosfere yayılır.Ateşten kalan külün iyileştirici özellikler kazandığına inanılır.Geleneksel olarak Hindistan'da da tezek külü yaraların iyileştirilmesinde kullanırlır.Ayrıca arındırıcı ve temizleyici olduğuna inanılır.
''İyi titreşim -ya da doğal olan titreşim-, kötü titreşimde, -doğal olmayan, doğala aykırı olan- yok olur, onun için kendini feda eder ve sonuçta onuda etkisiz hale getirir.İşte bu da öyle bir iyileştirme eylemidir.İyi dilekle doludur,güneşin dünyaya bir armağanıdır.''
Hıdrellez'de ya da Nevruz'da -ki her ikiside mevsim değişimleri zamanıdır- ateş üzerinden atlanması ve böylelikle arındırıldığına inanılması da bundan olabilir belki.
Agnihothra ritüeli ve onun son ürünü olan şifalı kül, bugün tarım kimyasallarından aşırı zarar görmüş toprakların, radyasyon ve zehirli atıklarla kirlenmiş suların sağıltımında da kullanılmaktadır.Ritüelin yapıldığı yerde, bir mikro iklim yarattığı düşüncesi ile, olumsuz iklim şartlarından korunulduğuna inanılmaktadır.Bugün dünyanın bir çok yerinde hiç sönmeden yanan homa ateşleri bulunmaktadır. |